Sese yönelme, göze bakma, dudak hareketinden ses vermeye,
Nesne tanıma ve adını söyletme çabalarının
ses vererek telaffuz başarılarını görmek kadar insanı mutlu eden başka bir mutluluk ne olabilir
Buz kullanma-fırçalama-titreşim yapma-dili bir yandan diğer yana götürme- gülümseme-dudak büzme,dudak etrafını yalama
-----------------------------------------------------------------------------------
Patlamalı –kapantılı sesler P T D
Sürtünmeli sesler s ş j f v
Yarı-kapantılı sesler Ç C
Genizsi sesler M N
Yarı ünlü sesler Y
Akıcılar R L
Anlaşılır olmayan sözcükler-ek kullanım hataları-konuşmanın içeriğinin anlamı (SEMANTİK)
GÜÇLÜK.jest mimik ses tonu kullanım farklılıkları,bir konuya aşırı takıntı,çığlık atma,ağlama.
------------------------------------------------
LİNGUA DİL KONUŞMA VE EĞİTİM MERKEZİ http:/www.lıngua.web.tr
Anadolu Ünv. Dil ve konuşma eğitim araştırma ve uygulama Merkezi DİLKOM www.dilkom.anadolu.edu.tr/
Dil ve konuşma Bozuklukları uzmanları derneği DKBUD http:/ www.dkbud.org/
------------------------------------------------------------------------------------
Dil ve Konuşma Terapisinde Genel Teknikler
Dil Ve Konuşma Terapisi Nedir?
Dil ve konuşma terapisi, dil ve/veya konuşma bozukluğu olan birçok çocuk için uygulanan tedavi yöntemidir. Konuşma bozukluğu seslerin doğru üretilememesi ile ilgili bir problem iken dil bozukluğu anlamadaki güçlük ya da düşüncelerini bildirmek için kelimeleri bir araya koyamamaktır.
Konuşma terapisti çeşitli dil ve konuşma bozukluğu olan her yaştaki kişiye yardım eder. İşte konuşma terapistinin düzeltebileceği sorunlara birkaç örnek:
Artikülasyon Bozukluğu: Eğer sesleri doğru çıkarmada ya da kelimeleri doğru söylemede sorun yaşanıyorsa, bu artikülasyon problemidir. Örneğin çocuğunuz ‘araba’ yerine ‘ayaba’ ya da ‘ekmek’ yerine ‘epmek’ diyorsa artikülasyon sorunu vardır. Akıcılık sorunları ( kekemelik) : Eğer çocuğunuz sesleri tekrar ediyorsa; kelimeyi tamamlamayı güçlükle yapıyorsa; akıcılık sorunu/ kekemelik olabilir. Örneğin; ‘sosis’ kelimesini söylerken ‘so-so-so-sosis’ ya da ‘sssssssosis’ diyebilir. Kekeleyen çocukların akıcılık sorunları vardır.
Ses bozukluğu: Çocuğunuz cümlesine başlarken sesi gür ve net olabilir fakat cümlesi bitinceye kadar sesi azalabilir, kısılabilir ve sesi sanki ağzında geveliyormuş gibi çıkabilir. Bazen de çocukların sesi sanki soğuk algınlığı almış gibi ya da burunlarından konuşuyormuş gibi çıkabilir. Bunlar da ses bozukluğunun birkaç örnek olabilir.
Dil bozukluğu: Çocuğunuz karşısındaki kişinin söylediklerini anlamada sorunu olabilir ya da düşüncelerini ifade etmek için kelimeleri bir araya getirmede sorunu olabilir. Böyle bir durum varsa çocuğunuzun dil bozukluğu olabilir.
Dil Ve Konuşma Terapisini Kim Yapar?
Dil ve konuşma bozukluğu çocukları ve yetişkinleri, tanılayan, değerlendiren, terapiyi hazırlayan ve uygulayan kişiye ‘Dil ve Konuşma Terapisti’ ya da ‘Dil ve Konuşma Patoloğu’ denir. Dil ve Konuşma Terapisti, insan iletişimi, gelişimi ve bozuklukları alanında profesyonel kişiler tarafından eğitilen; dil ve konuşma bozuklukları alanında yüksek lisans derecesine sahip olan kişidir.
Kimlerin Konuşma Terapisine İhtiyacı Vardır?
Eğer çocuğunuzda şu durumlardan biri varsa, konuşma terapisine ihtiyacınız olabilir:
Dudak-damak yarıklığı Ağız etrafındaki zayıf kaslar Yutma problemi Kekemelik Gelişim geriliği Zihinsel gerilik İşitme kaybı Otizm Down Sendromu Serebral Palsi
Terapi Ne Kadar Sürer?
Çocuğunuzun dil ve konuşma terapisine ne kadar süre ile devam edeceği konuşma sorununa bağlıdır. Bazı konuşma sorunlarının düzeltilmesi diğerlerine göre daha uzun sürebilmektedir. Haftalık terapi seansı çocuğun performansına ve bireysel özelliklerine bağlıdır. Konuşma terapistine hafta bir, iki kez ya da daha fazla devam edebilirsiniz. Terapi birkaç haftadan birkaç aya, birkaç aydan birkaç yıla kadar sürebilir.
KONUŞMA EGZERSİZLERİ
ÇENE HAREKETLERİ : 1. Ağızı (çeneler gergin) açmak - kapatmak. 2. Alt çeneyi (ağız açık) sağa sola hareket ettirmek. 3. Alt çeneyi (ağız kapalı) sağa sola hareket ettirmek. 4. Soldan sağa, sağdan sola sürekli yanakları şişirme. 5. İki yanağı dişler arasına çekme. 6. Dil ile sağ yanağı şişirme. 7. Dil ile sol yanağı şişirme.
BURUN HAREKETLERİ : 1. Burnu pilise şeklinde (buruşturarak) yukarı çekmek. 2. Burun deliklerini açmak.
DİL HAREKETLERİ : 1. Dili dışarı çıkarmak. 2. Dili dudakların sağına - soluna değdirme. 3. Dili dışarı - içeri çekmek. 4. Dili buruna doğru çıkarmak. 5. Dili çeneye doğru çıkarmak. 6. Dilin ucunu alt - üst dişlerle ısırma. 7. Dil ile dudakları (yuvarlayarak) yalama. 8. Dili üst ön dişlere değdirme. 9. Dili alt ön dişlere değdirme. 10. Dili üst ön dişlerde sağa - sola gezdirme. 11. Dili alt dişlerde sağa - sola gezdirme. 12. Dili şıklatma (dil üst damağa vurup alt damağa çekerek ses çıkarma). 13. Dil ucunu üst dişlerden en sağdaki ile en soldaki üzerine değdirme. 14. Dil ucunu alt dişlerden en sağdaki ile en soldaki üzerine değdirme. 15. Dili ağız içinde (U) biçiminde kıvırma (yanlardan). 16. Dil ile dudakları ıslatma.
DUDAK HAREKETLERİ : 1. Dudakları yanlara doğru (alt - üst) çekerek dişleri bitişik vaziyette gösterme. 2. Üst dişleri göstermek. 3. Alt dişleri göstermek. 4. Üst dudağı ısırmak. 5. Alt dudağı ısırmak. 6. İki dudağıda ağız içine almak. 7. Alt dudağı dışa döndürmek. 8. “Ü” sesi çıkarır gibi dudakları öne uzatmak. 9. Dudakları birbirleriyle içe doğru sıkıştırmak. 10. Kalemi dudaklar arasında tutmak. 11. Üst dudak ile dişler arasını hava ile şişirmek. 12. Alt dudak ile dişler arasını hava ile şişirmek. 13. Ruju dağıttığımız gibi iki dudağı birbirine sürtme - değdirme.
YANAK HAREKETLERİ : 1. İki yanağı aynı anda şişirme. 2. Sağ yanağı şişirme. 3. Sol yanağı şişirme. 4. Soldan sağa, sağdan sola sürekli yanakları şişirme. 5. İki yanağı dişler arasına çekme. 6. Dil ile sağ yanağı şişirme. 7. Dil ile sol yanağı şişirme.
NEFES ALMA : 1. Ağızda üfleme (dudaklar kapalı).. 2. Burundan nefes alıp burundan verme. 3. Burundan nefes alıp ağızdan nefes verme. 4. Ağızdan nefes alıp burundan nefes verme. 5. Kamış ile hava çekme. 6. Burundan iki defa nefes alıp, iki defa burundan verme. 7. Ağızdan iki 8. Kağıt, pamuk, pinpon topu vb. bol nefes ile nesneye yaklaşmadan üfleme. 9. Nefesli müzik aleti çalma. 10. Balon şişirmek. 11. Islık çalmak. 12. Burun çekmek. 13. Öksürme. 14. Horlama. 15. Esnemek. 16. İç çekmek.
GIRTLAK HAREKETLERİ : 1. Tükürük yutkunma. 2. Su yutma. 3. Gargara yapma. 4. Gırtlaktan öksürme (ses ayarlama).
MİMİKLER : 1. Hayret 2. Gülmek 3. Kızmak. 4. Ciddi. 5. Korku. . 6. Üzüntü 7. Uyku. 8. Ağlamak. 9. Evet. 10. Hayır.
SESLERİ KONTROL LİSTESİ -SES--KELİMELER DOĞRU YANLIŞ DÜŞÜNCELER
A
B
C
Ç
D
E
F
G
Ğ
H
I
İ
At Al Kapı Saat Ana Yaba
Balık Bebek Abla Araba
Cami Cetvel Civciv Acı Av Dev
Çakı Çorap Çiçek Açık Koç Çekiç
Deve Dal Dede Oda Def
Ev Et Eşek Kelebek Deve Çeşme
Fare Fener Şeftali Defter Def Lif
Gazete Gazoz Gaga Bulgur
Oğlak Oğlan Yağ Bağ
Horoz Hırka Anahtar Ahlat Silah Külah
Irmak Islık Kızak Sırık Arı Yazı
İnek İğne Kilim Dilim İnci İşçi
J
K
L
M
N
O
P
R
S
Ş
T
Jilet Japon Ejderha Nejat Garaj Bagaj
Kedi Kalem Makas Koku Kulak Çırak
Leylek Leylak Eldiven Elek El Dil
Masa Makas Elma Yemiş Mum Kalem
Nar Nane Çanta Ana Kazan Kaplan
Otobüs Ot Koyun Balon Palto Manto
Pul Pencere Kapı Çapa Top Sap
Radyo Reçel Boru Portakal Kar Zar
Saat Sabun Asker Aspirin Makas Tas
Şapka Şeker Şişe Köşe Kuş Baş
Tavşan Tazı Atatürk Çatı At Armut
U
Ü
V
Y
Z
Uçurtma Uçak Sucuk Çocuk Kuzu Su
Üzüm Gül Bülbül Ütü
Varil Vapur Kaval Kova Civciv
Yılan Yıldırım Bayrak Ayna Ay Yay
Zarf Zurna Yüzük Tuzluk Saz Kaz
ÖZEL ÇOCUKLARDA DİL GELİŞİMİNİN SAĞLANMASINDA ÖĞRETMENLERİN YAPABİLECEKLERİ ÇALIŞMALAR
Özel çocuklarda veya gelişimsel yetersizliği olan çocukların dil ve konuşma gelişimi ile iletişim kurma sorunları ile sık sık karşılaşıyoruz. Çoğu zaman bu çocuklarla çalışan öğretmenler “ben bu çocukla neler yapabilirim?” sorusunu kendilerine sormaktadırlar. Cevap eğer zor veriliyorsa öğretmende büyük bir karamsarlık ve üzüntü olmakta ve mesleki başarısızlığa varacak kadar ciddi psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. Bu doğrultuda öğretmenlerin gelişimsel yetersizliği olan çocukla dil ve iletişim becerilerini geliştirme çalışırken yararlanabilecekleri notlarımı toparladım ve sizinle paylaşmayı uygun buldum.
Değerli öğretmenler:
dil gelişimi ve iletişim becerileri bireyde çalışılırken üç aşamada çalışmalar yürütülür. Bu aşamalar: 1. Dinlemek ve Temel Konuşma İlkeleri 2. Konuşma organlarının geliştirilmesi, 3. Sözel dilin geliştirilmesi.
1. DİNLEMEK VE TEMEL KONUŞMA İLKELERİ
Dinlemek eğitimi konuşma eğitiminin başlangıcı olarak kabul edilir. Çocuk çevresi hakkındaki tüm bilgileri dinleyerek alır. Dinleme, öğrenmede çok önemli bir kanaldır. Ayrıca çocuğun herhangi bir işitme problemi yoksa; dikkatini çevresindeki nesnelere verebiliyorsa konuşma ve okuma kontrolüne başlamış demektir.
1. Öğretmen çocuğa “yere yat” emrini verir. Çocuk sırt üstü yere yatar. Çocuk bu pozisyonda hiç kımıldamadan 3-4 saniye kadar yatmalıdır. Öğretmen 3-4 saniye sonra “tamam kalkabilirsin” der. 2. Birinci alıştırmadaki sırt üstü yatma süresi 4-5 gün sonra 30 saniyeye çıkarılabilir. 3. Kıpırdamadan yere yatma süresi 30 saniye kadar olduğunda öğretmen çocuğun 1-2 metre kadar yakınında durur. Çömelerek çocuğun ismini fısıldar. Çocuk ismini duyunca yerinden kalkar ve sınıfın başka bir yerine (öğretmenin gösterdiği) yere geçer. Sessizce durur. Diğer çocuklarla da bu işlem yapılır. Eğer çocuk ismi söylendiğinde fark etmedi ya da duymadıysa etkinlik yinelenir. 4. Öğretmen çocuktan bir metre uzakta durur. Fısıldayarak “ayağa kalk”, “bana kitap ver” ya da “ayağa kalk yanıma gel” gibi basit komutlar verir. Çocuk dikkatini toplayamıyorsa öğretmen birkaç kez tekrar eder. 5. Öğretmen çocuğa değişik sesler vererek, seslere ilgisini arttırmayı ve bu sesleri dinlemeye çalışmasını sağlar. Şu değişik sesler kullanılabilir. ØCam bir şişe yarıya kadar su doldurulur. Öğretmen şişenin ağzına dudağını dayayarak şişeye üfler ve çıkan sesi çocuğa dinlettirir. Sonra aynı sesi çocuğun da çıkarmasını sağlamaya çalışır. ØPlastik bir kutuya önce küçük sonra büyük taşlar doldurulur. Sonra kutuyu sallayarak çıkan sesleri dinlettirir. Ve çocuğunda sesleri çıkarmasını sağlar. ØKüçük sünger bir topu öğretmen ritmik olarak masaya vurur. Çocukta aynı şeyi yaparak aynı sesi çıkarmaya çalışır. ØTeneke bir kutuya kum doldurulur. Çocuk kutuyu gerek sallayarak, gerekse de vurarak değişik sesler çıkarır. ØBir teneke kutunun değişik yerlerine vurarak değişik sesler çıkarılabilir. ØÖğretmen farklı özelliklerde kağıtları elinde buruşturarak farklı sesler elde eder ve bu sesleri çocuğunda çıkarmasını sağlar.
A. Sesin geldiği yönü anlamak 1. Öğretmen çocuğun arkasında durarak herhangi bir ses verir. “ses nereden geliyor sorusunu sorar”. Bu alıştırmada çocuk önce sesi dinlemeli ve sonra başını sesin geldiği yöne çevirmelidir. 2. Öğretmen yukarıdaki nesnelerden birini çocuğun görüş açısından çıkarır ve sonra nesnenin sesini verir. “ne sesi” sorusunu sorar. Çocuk cevap verdikten sonra, “nereden geldi” sorusunu yöneltir. Çocuk cevap vermezse öğretmen yardım eder. 3. Öğretmen düdük sesini çocuğun başının üzerinden, arkasından, yan tarafından verir. “bak şimdi ses arkanda, bak şimdi ses başının üzerinde gibi açıklamalar yapar. 4. Bu alıştırmada verilen iki ses üç sese çıkarılır. Öğretmen üç farklı ses verir. Çocuk gözlerini kapar. Öğretmen bir ses verir ve sesin ne sesi olduğunu sorar. 5. Öğretmen çalışmaya başlamadan önce çocuğun tanıdığı bazı sesleri teyp kasetine kaydeder. Çocuk sesi, köpek sesi, zil sesi vs. Çocuğa her bir sesi ayrı ayrı dinlettirir. Her bir sesin ne olduğunu sorar. Eğer çocuk sesi tanıyamıyorsa sesi öğretmen tekrar dinlettirir. 6. Öğretmen teybe önceden hızlı ritimde ve yavaş ritimde kaydedilmiş sesleri dinlettirir. Çocuktan bu seslere uygun hareket yapmasını ister. Örneğin hızlı ritimde ellerini daha hızlı alkış yaparken yavaş ritimde daha yavaş alkış yapar. Çalışmanın başında öğretmen çocuğa model olur.
C. Görsel ve işitsel algıyı geliştirmek
1. Görsel algıyı geliştirmek Çocuğun gördüklerini algılayabilmesi, anlayabilmesidir. Bu becerinin gelişmesi için çok basit bir alıştırma verilmiştir. a. Öğretmen ve çocuk karşılıklı dururlar. Öğretmen çeşitli hareketler yapar. Hareketlerin çocuklarında yapmasını ister. Çocuk öğretmenin yaptığı hareketleri yapmaya çalışır. Bu hareketler: kalkmak, oturmak, çömelmek, emeklemek, yürümek, ve bunun gibi kaba motor hareketleridir. b. Birinci alıştırmadan sonra gördüğü ve işittiği hareketleri birleştirmesi istenir. B.1. Öğretmen “şimdi oturuyorum, sen de otur der” çocuk öğretmeni görür ve sözlerini duyar öğretmenin yaptıklarını yapmaya çalışır. B.2. Daha ileri aşamadan öğretmen yalnız emir verir. “otur, kalk, gel, yürü” gibi. Çocuk hareketi yapmaya çalışır. 2. İşitsel algıyı geliştirmek Çocuğun kendisine söylenilenleri, çevresindeki sesleri anlayabilmesi, algılayabilmesidir. Bu becerinin kullanılmasıyla çocuk işittikleriyle hareketleri birleştirebilir. Çalışma iki aşamada yapılır.
A. Sözcükler ve kelimelerle yapılan çalışmalar A.1. Çocuğa tek kelimelik emirler verilir. “gel, otur, al” gibi. Çocuğun bu emirleri yerine getirmesi istenir. A.2. Emirdeki kelime sayısı arttırılır “topu bana at, ellerini başının üstüne koy” gibi. A.3. Daha çok kelimeli emirler kullanılır “ellerini başının üstüne koy ve gözlerini kapat, ellerini başının üstüne kaldır ve zıpla” gibi. Emirler daha da çoğaltılarak etkinlik çalışılabilir. Bu üç alıştırma mutlaka sıra ile uygulanmalıdır. Çocuk alıştırmanın her aşamasını yavaş yavaş geçecektir. Çocuk geçmesi için zorlanmamalıdır.
B. Seslerle yapılan alıştırmalar Aşağıdaki alıştırmalarda çocuk duyduğu seslerle hareketleri birleştirilmelidir. Ses olarak zil sesi seçilmiştir. Öğretmen ve çocuk yerde karşılıklı otururlar. B.1. Öğretmen sırayla aşağıdaki emirleri verir. - Ben Zil Çalınca Ayağa Kalk, - Zil Çalınca Kollarını Kaldır - Zil Çalınca Ellerini Çırp - Zil Çalınca ayağa kalk, ellerini çırp. B.2. Bu alıştırmada trampet kullanılır. Öğretmen hızlı ve yavaş ritimde trampet çalar. Çocuktan hızlı ritimde koşması istenir. Yavaş ritimde ise ritme göre yürümesi istenir.
D. Görsel ve İşitsel Algının Birlikte Geliştirilmesi
1. Çocuğa beş resim kartı verilir. Kartlarda çocuğun tanıdığı hayvanların resimleri vardır. Çocuğun önüne beş resim konulur. Öğretmen bu hayvanlardan birinin sesini verir ve “hangi hayvan bu sesi verir?” Sorusunu sorar. Öğretmen hayvanların isimlerini söylememelidir. 2. Çocuğa beş resim kartı verilir. Kartlarda çocuğun iyi tanıdığı nesnelerin resimleri vardır. (musluk, saat, zil vs.) Bu nesnelerin çıkardıkları sesler daha önceden teybe alınır. Çocuğa tayipten bir ses dinletilir. Sonra resimlere dikkati çekilerek “bu sesi hangisi verir” sorusunu sorar. 3. Çocuğa yine çeşitli nesnelerin resimleri verilir. Bu kez nesnelerin isimleriyle nesneleri birleştirilmesi istenir. Top, makas, araba, balık nesneleri kullanılabilir. Hangisi ev, hangisi top gibi sorular sorulur. 4. Yine resimler kullanılır. Bardak, palto, çatal gibi. Nesnelerin resimleri verilir. Bu alıştırmada resimlerin fonksiyonlarıyla ilgili sorular sorulur. “hangisini giyiyorum, hangisiyle yazıyorum” gibi.
E. Görsel Algının Geliştirilmesi
Bu bölüm dikkatli bakarak tanıma alıştırmalarını içerir. Çocuk alıştırmaları yaparak görsel ayırım becerisini geliştirmeye çalışır. 1. Çocuğun üzerinde benzer şekiller veya benzer resimler bulunan kağıtlar verilir. Resimler veya şekiller göz atılarak alıştırma çeşitlendirilir. 2. Çocuğa kartlar üzerinde hazırlanmış resimler verilir. Ancak resimlenen nesnelerin birer parçaları yanlıştır. İlk olarak kulağı olmayan at, tek bacaklı masa, bacakları olmayan bir çocuk gibi, öğretmen resimde yanlışlık olup olmadığını, varsa neyde olduğunu sorar. Çocuk birinci grup alıştırmaları yapabiliyorsa üzerinde bir olay anlatan resim kartları verilir. Ayakkabılarını eline giymiş çocuk, uçan bir köpek gibi. Yanlışlıklar çok belirgin olmalıdır. 3. Üzerinde çeşitli nesnelerin resimlerinin ve gölgelerinin bulunduğu kartlar hazırlanır. Çocuk resimlerde gölgelerin eşleştirmeye çalışır. Resimler çoğaltılarak alıştırma daha karmaşık yapılabilir. 4. Öğretmen bir hareket yapar. Hiçbir sözlü yardım olmadan bunun tekrarını ister. Öğretmen bu kez birbiri arkasına iki veya ü. Hareket yapar ve çocuk hareketleri aynen tekrar etmeye çalışır. 5. Bu alıştırmada çocuk nesnelerle renkleri birleştirmeyi öğrenecektir. Öğretmen eline bir kitap alır ve “bu ne” sorusunu sorar. Çocuk cevap verdikten sonra ne renk sorusunu sorar. Çocuk kitabın rengini söylemelidir. Çocuk renkleri tanımıyorsa alıştırmaya renk eşleştirme şeklinde uygulanabilir. Öğretmen soruyu sorar “bu kitabın renginden başka eşya göster” şeklinde sorabilir. 6. Bu alıştırma ise çocuğa görme yoluyla uzaklık- yakınlık kavramını öğretmeyi amaçlar. Öğretmen bir kâğıt üzerine belli uzaklıklarda iki nokta veya iki işaret koyar. Çocukta aralarında aynı uzaklık olan iki işaret koyabilmelidir. F. İşitsel Algının Geliştirilmesi 1. Öğretmen çocuğun gözlerini bağlar ve çocuğun iyi tanıdığı bir sesi verir. Saat sesi, ayak sesi vb. Olabilir. Çocuğa “bu ne sesi” sorusu sorulur. 2. Öğretmen önce çocuğa farklı sesleri olan üç veya dört enstrüman sesleri gösterir. Bunların seslerini dinletir. “bu davul bak böyle ses verir” şeklinde de açıklamalar yapar. Sonra çocuk arkasını döner ve gözlerini bağlanır. Öğretmen bir enstrümanın sesini veriri ve bu sesin hangi enstrümanın sesi olduğunu sorar. 3. Grup oyunu oynanır. Bir çocuğun gözleri bağlanır. Gruptan başka bir çocuk konuşturulur. Gözleri bağlı olan çocuğa, kiminin konuştuğu sorulur. 4. Öğretmen çocuğa bir öykü anlatır. Öykünün içinde sık sık çocuğun ismi geçmelidir. Çocuk ismini duyduğu zamanlarda “bu benim ismim” der yada el kaldırabilir. Çocuk konuşamıyorsa ayrıca ismini fark ettiğini el kaldırarak da belirtemiyorsa öğretmen çocuğun yüz ifadesine bakar, dikkat eder, çocuğun ismini fark edip fark etmediğini anlamaya çalışır. 5. Çocuğa kısa iki cümle
DİL VE KONUŞMA TERAPİSİ TEKNİKLERİ Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Nergis TÜRKÖZ
Merkezimizde Uzman Dil ve Konuşma Terapisti önderliğinde dil ve konuşma sorunlu çocuk, ergen ve yetişkinlere konuşma terapisi hizmeti sunulmaktadır.
Dil ve konuşma sorunlu bireylerin değerlendirilmesi, terapisi, danışmanlığı ve gerektiğinde diğer alanlardaki uzmanlara yönlendirilmesi, destekleyici ve alternatif teknik ve yöntemlerin kullanılması, ayrıca bireyin aile çevresinin bilinçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Bu bağlamda merkezimizde;
* Gelişimsel dil bozukları
* Artikülasyon ve fonolojik bozukluklar (Harfleri söyleyememe ve ya hatalı söyleme)
* Gecikmiş konuşma
* Nörolojik kaynaklı dil ve konuşma bozuklukları (afazi, dizartri, apraksi v.b.)
* Kekemelik ve diğer akıcılık sorunları * Ses bozuklukları
* Genetik ve metabolik kaynaklı dil ve konuşma bozukları (down sendromu, mikrosefali vb.)
* Doğuştan ve sonradan olan yapısal anomolilere bağlı dil ve konuşma bozuklukları (damak yarıklığı vb.)
* İşitme engeline bağlı dil ve konuşma bozuklukları terapisi yürütülmektedir.
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Kimdir?
Dil konuşma ve yutma bozuklukları alanlarında hizmet veren 4 yıllık lisans eğitimi sonrasında 3 yıllık dil ve konuşma patolojisi / terapistliği alanındaki yüksek lisans eğitimini almış ve yüksek lisans eğitimini akredite eden kuruluşun belirlediği sayıda klinik çalışmayı yapmış olan meslek mensubudur.
Meslek ünvanı için değişik ülkelerde farklı isimler kullanılmaktadır. (dil ve konuşma terapisti, dil ve konuşma pataloğu, logoped v.b ). Ülkemizde daha çok kullanılan dil ve konuşma bozukluğu uzmanı ve/veya dil ve konuşma terapisti / pataloğudur.
Ülkemizde dil ve konuşma terapistliği mesleği yeni gelişmekte olan bir meslektir. Türkiye’de uluslararası görev tanımlarına uygun unvana sahip çok az terapist bulunmaktadır.Ülkemizde bu alanla ilgili olarak Anadolu Üniversitesi’nde açılan “Dil ve Konuşma Terapistliği Anabilim Dalında” yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim verilmektedir.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İnsanı diğer çanlılardan ayran en temel yeti onun konuşmasıdır.Sosyal bir varlık olan insan zamanının büyük bir kısmını istek duygu düşünce alışverişinde bulunmak üzere konuşarak geçirir.Bir insanın kendini ifade etmesi ve konuşma isteğinin altındaki temel dinamik o kişinin duygularıdır.Çocuklar içinde aynı kural geçerlidir.Konuşmadaki her hangi bir yetersizlik insanın dengeli ve doyurucu kişiler arası ilişki kurma gereksinimini engeller buda çocukta güvensizlik, içe kapanma sosyal izolasyon gibi bir dizi önemli sosyal problemlere yol açar.
Çocuğun gelişim evrelerindeki her hangi bir bozukluk ve engelleme konuşma bozukluğuna zemin hazırlayabilir.Çocuktaki iletişim ve konuşma yetersizliği ne yazık ki onun diğer gelişimsel özelliklerini de etkiler.Örneğin sosyal etkileşimlerini,bilişsel gelişimini,ve dolayısı ile uygun gelişimsel seviyeye ilerlemesini engeller Konuşma bozukluğu olan çocuk değişen duygusal durumları anlama ifada etme,ve kendini buna göre ayarlayıp uygun sosyal ve duygusal tepkiyi vermekte zorlanır.Böylece bu bozukluk çocuğu başka kişiler arası problemlere karşı yatkın hale getirir.
Diğer önemli bir nokta konuşma bozukluğu çocuğun ebeveynleri için istendik bir durum olmadığından ister istemez çocuk-ebeveyn etkileşimine yansıyıp çocuğu ihmal ve istismara yatkın hale getirebilir.
Konuşma bir çok organın eş zamanlı olarak eşgüdüm içinde çalışması ile oluşan bir süreçler toplamıdır. Konuşma çocukların sonradan kazandığı bir yetidir.
Konuşma bozukluğu,konuşmanın akıcılığının bozulması ve bazen de konuşmaya eşlik eden ve uygun olmayan vücut hareketlerinin varlığı ile karakterizedir.
Konuşma bozukluğu organik nedenlerle yada görevsel nedenlerle konuşmanın anlaşılmasını güçleştirecek biçimde değişkenlik göstermesi durumudur.(Enç,1974) Temel özelliği dinleyeni çocuğun ne söylediğinden ziyade nasıl söylediğine odaklanmaya yönlendirmesidir.
NEDENLERİ 1-Yapısal(organik) Nedenler
Üst dudak yarıklığı,damak yarığı,dudakların gereğinden ince veya kalın olması,dilin küçüklüğü,ve gereğinden fazla büyüklüğü,dilin ağız içindeki devinim yetersizliği, çenenin yapısı,çenenin deviniminin yetersiz olması ,çarpık dişler,dişlerin hiç olmaması,dil bağının çok uzun olması,dil ucunun küntlüğü,dil kasları ve sinirlerindeki bozukluk, yüksek damak yapısı,yada düz damak,küçük dilin yarıklığı,ve gereğinden küçük olması,ve bu konuşma organlarına eşlik eden sinirlerin fonksiyonlarını tam yapamaması
2-Görevsel Nedenler
konuşma organları sağlam olmasına rağmen görevlerini etkili bir şekilde yerine getirememektedirler.
İşitme özrü, zeka geriliği,yanlış öğrenme, yetiştiği ortamda konuşmanın engellenmesi,ihmal istismar,ruhsal sosyal çatışma,çocuğun düzgün konuşan özdeşim kurabileceği ve öykünebileceği rol modelinin olmaması ,organik beyin harsları,çocuğun yaşadığı travmalar, Ağır ve yıkımla seyreden aile ve evlilik problemleri yetersiz yaşam koşulları,
Araştırmalar fakirliği çocukları gelişiminde risk olarak göstermektedir.Uygun olmayan barınma,yetersiz beslenme,ebeveynin işsizliği,hem bakım vereni hem de çocuğu stres altına iter.bu her iki tarafın iletişimini baskı altına alır bu etkenler hem zekayı hem de dil gelişimini engeller.( Tüzün,1999)
ÇEŞİTLERİ: Konuşma bozuklukları artikülasyon bozukluğu,kekemelik ve gecikmiş konuşma olmak üzere üçe ayrılır.Konuşma bozukluğunun bütün çeşitlerinde hem alıcı dilde hem de ifade edici dilde kısıtlamalar ve gelişimsel gecikme mevcuttur.
Artikülasyon (eklemleme) bozukluğu:çocuğun gelişimsel olarak çıkarması beklenen konuşma seslerinin gelişimsel seviyesine uygun olarak çıkaramamasıdır.
Kekemelikes ve hece tekrarı kelime tekrarı uzatma,kelimeleri parçalama durdurma,dolambaçlı konuşma ve konuşma esnasında bedende aşrı bir gerginlik gibi belirtilerin bir veya daha fazlası ile seyreden konuşmanın akıcılığında ve zamanlamasında görülen bir bozukluk
Gecikmiş Konuşma: Konuşmanın akıcılığı,anlamı ve kelime dağarcığındaki yetersizlikle karakterize olan normal gelişimsel evresinde çocuktan belenen bu yeteneklerinde gelişimsel çizgisinin altında bir seyir izlemesidir.
Bazı kaynaklarda konuşma bozukluğu konuşma ve dil (lisan)bozuklukları olarak da adlandırılmaktadır
Konuşma bozukluklarının hemen hepsinde bariz bir şekilde sınırlı kelime haznesi,dil bilgisel aktivitelerde hatalar,,kelime hatırlama ve cümle kurmada zorluklar, konuşulan kelime ve cümleleri işleme ve anlamadaki yetersizliklerle birlikte anlatımla ilgili güçlükler vardır.
Konuşma bozukluğunun nedeni ve çeşidi ne olursa olsun mümkün olan en kısa zamanda konuşma sağaltımına başlamak gerekir.(2-3-5-7yaşlarındaki geçici kekemeliğin dışında ) Çünkü çocuktaki konuşma güçlüğü çocuğun bütün kişiler arası ilişkilerini olumsuz yönde etkileyerek öz güven yetersizliği akademik başarısızlık,sinirlilik vb .başka problemlerin oluşmasına zemin hazırlar.
Konuşma ve lisan bozukluğu bozukluğun derecesine bağlı olarak çocuğun okul,arkadaş akademik başarı ve diğer sosyal etkileşimlerinde sıkıntıya yol açar
:TEDAVİ: Konuşma bozukluklarının tedavisi konuşma ve dil terapistleri tarafından yapılır.Yardımlar ses kalitesi oral motor kontrolü ve akıcılıktaki güçlükleri kapsayan ,konuşma engellerine odaklanır.
Alıcı ve ifade edici konuşma bozukluğu sorunları kelimeleri anlamayı adlandırma yeteneklerini,cümle yapısını ve kurallarını fark etmeyi ve dinlemeyi ;anlama ve çözümleme yeteneklerini geliştirmeyi amaçlayan egzersizlerle ele alınır.
Tedavide temel ilke çocukla konuşma terapistti arasında güvenilir bir ilişkinin kurulmasıdır.Ayrıca çocuğun ailesi ile de güvene dayalı iyi bir ilişkinin kurulması gerekir Çünkü konuşma tedavisi uzun erimli yoğun emek ve özen gerektiren içinde eğitimsel çalışma ve önlemleri de barındıran zahmetli bir iştir.Sözün kısası sağaltımda terapist, çocuk ve aile arasında iyi bir işbirliği tedavide temel ve birincil ilkedir.
Tedavide doğru bir tanılama önemlidir.Bunun için çocuk ilk önce bir çocuk kulak burun uzmanı muayenesinden geçirilmeli terapist doktorun bulgularını onunla konuşmalıdır.Gerekirse çocuk işitme testinden geçirilerek işitme kaybı olup olmadığı varsa kaybın kaç olduğu bilinmelidir bütün bunlar çocuğa uygulanacak tedavinin içeriğini etkiler.
Çocuğa uygulanacak sağaltım konuşma bozukluğunun türüne bağlı olmakla birlikte hepsinde uygulanacak ortak ana ilkeler vardır.
Sağaltıma başlarken nedenlerin ortaya çıkarılması da önemlidir.önlenebilen nedenlerin önlenmesi ilk yapılacak iştir.
Çocuğun konuşma organlarını düzgün ve eş zamanlı olarak kullanıp kullanmadığı sağaltımcı tarafından gözlenmeli burada bir problem varsa ilk önce çeşitli özel tekniklerle konuşma organlarının doğru kullanımı çocuğa öğretilmelidir.
Konuşma sağaltımı tedavisinde görsel algıdan yararlanmak son derece önemli olduğundan terapist çocuğun gelişimsel seviyesine uygun bol görsel malzemeyi uygun zamanda ve uygun biçimde çocuğun hizmetine sunmalıdır.Örneğin beslenme,banyo yapma gibi günlük yaşam aktiviteleri öğretilirken çocuğa ilgili resimler defalarca gösterilir.Sonra çocuktan yapmak istediği faaliyetin resmini yapması istenebilir.
Sağaltımcı esnek yaratıcı,iyimser her çocuğun kişisel özelliklerine ve gelişimsel seviyesine uygun yön temler geliştirebilen çocuk düşünüsünü ve çocukluk fantezilerini bilen birisi olmak zorundadır. Bazı vakalarda çocuk ve ailesi çok çeşitli çözüm arayışları denemiş kafaları arışmış ve umutsuzluğa düşmüş olabilirler.Bu tür durumlarda terapist çocuğun mutlaka bir işitme kalıntısı olduğunu bilerek sağlam bir duruş alıp aileye ve çocuğa güven aşılayarak rehberlik etmelidir.Çünkü konuşma bozukluğu olan çocukların genellikle zekalarında bir problem yoktur ve uygun yaklaşımla bu problemlerini büyük bir oranda hallederek bizi şaşırtmaları az rastlanan bir durum değildir.
Konuşma bozukluğu olan çocuklarla düşüp kalkma deneyimlerimde bu çocukların dinleme alışkanlığını edinmediklerini gözlemledim.Oysa konuşma sağaltımında dileme ve işitme eğitimi son derece önemlidir Bu nedenle terapistin çocuğa tedavinin ilk başlarında önce dinleme sonra konuşma tekrar dinleme dizgesi alışkanlığını kazandırması gerekir.Terapist komut vermeden evvel çocuğu adı ile çağırmalı ve çocuk bize bakana kadar beklemelidir.Burada amaç çocuğun dinleme,bakma ,göz teması kurma ,sıra olma ve dolayısı ile öğrenmeye açık ve hazır hale gelmesini sağlamaktır.
Genel olarak konuşma kısıtlılığı olan çocuklar çok az konuşurlar Az konuşmaları problemlerinin daha da artmasına neden olur Bu nedenle bu çocuklarla diğer çocuklarla olduğunda iki üç kat daha fazla konuşularak zaman geçirilmelidir Çocuğun dili öğrenmesi için bir çok sözcüğü defalarca ,işitmesi gerekir.Aynı ilkeyi öğretmen ve ebeveynlerinde uygulamaları için onların işbirliği ve ortaklığı sağlanmalıdır.
Bu bozukluk ilk önce çocuğun sosyal uyumu ve gelişimini etkilediğinden önce en kolay söylenen seslerden başlanmalı ve çocuğun en küçük bir başarısı hemen anında söz ve beden dili ( aferin deme,kucaklama ve öpme,) gibi sosyal ödüllerle ödüllendirilerek çocuğa olumlu kişiler arası ilişki deneyimi yaşama olanağı hazırlanmalıdır.Bu çocukların bazılarının motivasyonları bozulmuş ve hatta bazıları sağaltımcı ile güç mücadelesine girmiş olabilirler.Ancak çocukla iyi bir ilişki kurulabilirse ve kendisini güvende hissettikten sonra uyumun arkasından ilerleme başlar .Bu bütün diğer insan ilişkilerinde olduğu gibi sadece bir zaman meselesidir.
Bütün bu genel ilkelere itina ile uyulurken sağaltımcı konuşma tedavisi içinde olan çocuk için çeşitli eğitsel ve öğrenme tedbirleri de almalıdır.çocuğa sayılar giyecekler,fiiller,genel ve ortak adlar, taşıt araçları,hayvanlar ,zaman kavramı,insan adları vb. öğretilmelidir.Bunlar bilgiye ilişkin önlemler ve çalışmalardır. Bu çalışma ile çocuğun belli bir kelime dağarcığının oluşması ,düşünme yetisinin gelişmesi günlük yaşamdaki kelimelerin işitme merkezine iyice yerleştirilmesi amaçlanır.
Konuşma eylemi akıl yürütme,düşünme ,karşılaştırma yapma, ayıklama ve gereğinde ekleme yapmayı gerektirdiğinden konuşma sağaltımı içinde çocuğa mukayeseler mutlaka öğretilmelidir. Örneğin erkek- kız,gece-gündüz, soğuk-sıcak ,benimki-seninki vb .çocuğun çevresinde en çok kullanılan kavramlar öretilmeli ve çocuğun bunları içselleştirmesi sağlanmalıdır.
Ağır aile ve evlilik problemleri ve ağır ebeveyn- çocuk çatışması varsa ailenin bir aile ve evlilik terapisine yönlendirilerek uygun tedavisinin öncelikle veya çocuğun tedavisi ile eşzamanlı olarak yapılması gerekir.Çünkü çocuk zamanın hemen hemen tamamını ailesi ile geçirir.Ailede olan bir problemi göz ardı etmek çocuğun sağaltımını güçleştirir,zaman ve emek kaybına yol açar Ülkemizde uygulanan rehabilitasyon programlarında aile tedavisinin dışarıda bırakılması büyük bir kayıptır ve bu eksiklik bir an önce giderilmelidir Kısacası tedavide vakanın spesifik özelliğine göre bireysel konuşma terapisi ,aile danışmanlığı ,aile terapisi gibi aileye yönelik eğitici destekleyici sosyal yaklaşımlar kullanılmaktadır.
Konuşma tedavisi, aile ,konuşma terapisti ve çocuğun birlikte yaptıkları zahmetli bir yolculuktur.Ancak yolculuk ne kadar zahmetli ve yorucu olursa olsun bir çocuğun dünyasına girip onunla düşüp kalkmak ve onun kendine özgü benzersiz öğrenme serüvenine tanık olmak bir terapist ,için heyecan verici ve kendiliğinden ödüllendiricidir.
Kaynak: http://www.msxlabs.org/…/243128-konusma-bozuklugunda-tedavi…
Konuşma Terapisi Otizm APRAKSİDE Prompt Tekniği Sözel ifade becerisi hiç olmayan otizmli bir çocuğa uygulanan teknik A IOU E İ ÖÜ Her bir kere tekrarlayışta cips ikramı, güler yüz eğlence oyunla. AFERİMMM onayı ile -----------------------------------------------------------------
-8-9aylık çocuk hecelemeye başlar, 1yaşında tek tek kelimeler söylemeye başlar. 2 yaşında iki kelimelik cümleler kurar. Su ver- mama ver- çiş var gibi. Bunlara başlangıçta gecikmeler olabilir.
Genetik bir durum söz konusu olabilir. 3 yaşına kadar cümle kurmamış olabilir. Genetik öykü gereği.
Göz teması ve Sosyal gelişimi iyi olması- Bay bay, güle güle tepkisi, davranışlarında bozukluk olmaması
İşitme engeli var mı bakılır. KBB muayene olunur. Bakım veren kişilerin ilgisizliği konuşmayı geciktirebilir.
Annenin depresyonda olması, sosyal uyarıcılardan uzak olma (TV) karşılıklı iletişime geçmeme durumunda
OTİZM bulgusu verebilir. Sosyal duygusal davranışsal ve konuşma alanında sorun vardır
Konuşma olsa da ses ve kelime bozuk şekilde gerçekleşir. Belli kelimeleri tekrar tekrar söyleme
Yanlış söyleme, zamirleri yanlış kullanma ben yerine ismini söyleme,
--------------------------------------------------------------------------------------------------
Odyoloji ve konuşma bozuklukları uzmanı ÇİĞDEM ERGÜL
ARTIKÜLASYON: Konuşma seslerinin üretilmesi.
Seslar farklı üretiliyorsa artükülasyon bozukluğu denir
Bebeklikten sonra konuşma yakın çevreyle çok ilğili taklit ve tekrarla konuşmaya başlar.
Aile büyükleri, öğretmenler durumu anlıyor genelde.
3,5—4 yaş yaşıtlarından farklı konuşuyorsa anlaşılabilir. Bir değerlendirme yapılarak yardımcı olunabilir.
Doğru model olunmalı onun yanlışı karşısında doğrusu telaffuz edilmeli zorlanmadan
Konuşmayı engelleyen, soruna eşlik eden ağız içi sorunlar var mı bakılır.
Bazı seslerin çıkarılması 5 ve 5,5 yaşına kadar devam edebiliyor.
5 yaşındaki bir çocukta sesler artık doğru söylenmesi gerekir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
DİDİM ŞEN konuşma ve dil bozuklukları terapisti
Yaşa göre ses çıkarma konuşma seslerini çıkarmanın belirli yaş aralıkları vardır.
2 yaşında :B M H P D N sesleri kelimenin başında ortasında ve sonunda üretebiliyorlar. Muz bardak deniz halı---- anne, amca ---- kalem ,top ----
3 yaş : F G K T fare gemi top --- ege, üfle, ----
4 yaşında kelimenin ortsında D sesinin oturduğu görülüyor
KELİMENİN SONUNDA: F C Ç S Ş L J
Çocuk can sakız
6 yaşına gelindiğinde daha zor çıkarılan sesler R V bir ev
6-7 YAŞ ARASI R Z sesleri pekişmesi beklenir
Konuşma SESLRİNİN ZORLUĞU; Dil çene ve damak kaslarının yüksek koordinasyonu gerekir.
Doğal gelişen bu durum bazı çocuklarda belirli hatalar normaldir.
2-3 yaş arası geri sesler yerine ön sesleri kullanma
K G yerine D T kullanma-Hece kısaltmaları normal sayılabilir Tedi, demi
Ko ve koy ver yerine söylenebilir.
3-3,5 arası L yerine Y kullanabilir .lale yale diyebilir normaldir.
4-5 yaş rası V sesi yerine B sesi üretebilir bagon gibi
5-6 yaş arası R sesi yerine Y –G sesi üretebilir arı yerine ayı- ağı gibi
----------------------------------------------------------------------------------------
Konuşma için çocukda Alıcı Dil gelişmiş olmalı ya da uyaranların fazla olması gerekir
Eğitim hafızaya kodlanıyor ve bir gün size dönebilir.
Anlamadığını sanmayın bol bol çocukla konuşun. Beden dilini kullanmasına müsaade etmeyin
En sevdiklerinden konuşun oyun nesne yiyecek vs
Ağız dil damak-gırtlak kas gelişi- nefes kontrolü veNefes egzersizleri- balon şişirmr, sakız çiğneme
Mum üfletmek-öksürme-
Can cam dam yan kan kab kaya ada ana baba
Adam adamı bir kere aldatır AĞLARSA ANAM AĞLAR
LAF HALHARFSAAT SIHHAT FAKAT LALA NASİHAT LASTİK DİKKAT
E zor seslendirilen harf dir
EVET ERKEK .EL EFENDİM HER EŞ EMEK TERBİYE EDEP EZBER
EKMEĞİ EKMEKÇİYE VER, BİR EKMEKTE ÜSTE VER.
EDEPLİ,EDEBİNİEDEPSİZDEN EDİNMİŞ
KAPALI HECE gece kedi kendi mendil et vermek demek yemek
İÇ İNCE İKİZ İYİ İLK İLİK İLMİK İRMİK
İSTEDİĞİNİ SÖYLEYEN İSTEMEDİĞİNİ İŞİTİR
ISI IŞIK ISLAK IŞIK ITIR ISTIRAP IHLAMUR IRMAK
Kalın Osesi : OT OVA OCAK OLMAK oymak oda orman odun
Olmaz olmaz deme olmaz olmaz
İnce O: lobut loca lods lokanta lokma lokomotiv lokum lord loş losyon
Alkolik lord lokantanın locasında lokumları lokma lokma uyttu
Ö kapalı e gibidir: öbek ödenek ödünç ödec öfke öğretim öğüt öksürük
Övünürse bahtın övünsün
UÇUCUZ UÇAK ULAŞ ULU UZUN
Umdum umdum geri yumdum
RUYA RUZGAR HULYA GUYA LUTFİ LUGAT
ÜÇ ÜFLEMEK ÜLKER ÜLKÜ ÜNLEM ÜNLÜ ÜRPERME ÜZÜM ÜTÜ ÜRÜN
Ülker üzüntüsünden üzüm üzüm üzüldü üzüm üzüme baka baka kararır
Ünsüzlerin çıkış noktası.
Dudak : B P M diş DUDAK F V
Diş ünsüzleri bcçdjnrsştz L DİL değme
Damak G Ğ K Y dil yaklaşım
Gırtlak H
DOĞRU BOĞUMLANDIRMA Tüm ünsüzlerle ilgili yapılmalı
BAB BEB BIB BİB BOB BÖB BUB BÜB BAC BEC BIC BİC BOC BÖC BUC BÜC BAÇ BEC BİC BİÇ BOÇ BÖÇ BUÇ BÜÇ BAD SED BID BİD BOD BÖD BUD BÜD BAF BEF BIF BİF BOF BÖF BUF BÜF BAG BEG BIG BİG BOG BÖG BUG BÜG BAG BEG BIG BİG BOG BÖG BUG BÜG BAH BEH BIH BİH BOH BÖH BUH BÜH BAJ BEJ BIJ BİJ BOJ BÖJ BUJ BÜJ BAK BEK BIK BİK BOK BÖK BUK BÜK BAL BEL IBIL BİL BOL BÖL BUL BÜL BAM BEM BIM BİM BOM BÖM BUM BÜM BAN BEN BIN BİN BON BÖN BUN BÜN BAP BEP BIP BİP BOP BÖP BUP BÜP BAR BER BIR BİR BOR BÖR BUR BÜRBAS BES BIS BİS BOS BÖS BUS BÜS BAŞ BEŞ BIŞ BİŞ BOŞ BÖŞ BUŞ BÜŞ BAT BET BIT BİT BOT BÖT BUT BÜTBAV BEV BIV BİV BOV BÖV BUV BÜV BAY BEY BIY BİY BOY BÖY BUY BÜY BAZ BEZ BIZ BİZ BOZ BÖZ BUZ BÜZ
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Nasıl konuşuyor, sesimiz nasıl kelimelere dönüşüyor?
Eğer farenjit değilsek, her gün ağzımızı açıp konuşuyoruz. Bazen, tam istediğimiz gibi konuşamıyoruz, ama istediğimize yakın kelimeleri bulup kullanıyoruz. Sürekli konuşuyoruz Çok fazla düşünmeden son seçimler hakkında yorum yapıyoruz, yağmur ya da kar nedeniyle tıkanan trafikten şikayet ediyoruz. Hatta felsefi konuşmaları seviyorsak, yaşamın anlamı hakkında bile yorumlar yapabiliyoruz...
Dil nedir?
Dil, "soyut konular hakkında bilgi aktarmak için, sembollerle sesleri birleştirme yeteneği" olarak tanımlanıyor. Atalarımız karmaşık bilgileri dil sayesinde birbirleri ile paylaşmışlardı. İste, insanların bu özelliği kısa sürede dünyaya hakim olmalarını sağladı.
Bilgiyi aktarma aracı
İnsanların tekerlek yapmakla ilgili ilk bilgileri birbirlerine aktarmamış olduklarını düşünün. Sonuçta, her yeni gelen nesil kendi tekerleğini kendisi yaratmak zorunda kalacak ve her seferinde insanlık sil bastan başlamak zorunda kalacaktı. Tekerleğin öğrenilmesi, ancak görsel model teşkil edecek kadar çok tekerlek yapıldığında mümkün olacaktı. Oysa ki, dil sayesinde tekerleğin nasıl yapıldığı, mahalle dedikoduları kadar çabuk yayıldı. Farklı yetenekleri olan insanlar, orijinal tekerleğin daha da gelişmesini sağladılar. Jeolojik zamanda göz açıp kapayıncaya kadar gecen bir süre içinde, insanlar arasındaki iletişim sayesinde jant kapaklı modern lastikli tekerleklere kadar gelindi...
Konuşmaya nasıl başladık
En yararlı yeteneklerimizden biri olmasına rağmen, dilin ilk olarak nasıl kullanıldığı bilinmiyor. Bazı dilbilimciler, dilin işbirliği ihtiyacından doğduğunu düşünüyorlar, Örneğin, bir avcının mamutla girdiği savaşı kazanabilmesi için bir grup mızraklı savaşçı toplaması gerekiyordu... Diğer uzmanlar ise, dilin diğerlerini kontrol etme ve yönetme isteğinden doğduğunu söylüyor. Birkaç iyi seçilmiş kelime, insanlar üzerinde sanıldığından çok daha etkili oluyor. Bazı uzmanlar da dili, atalarımızın mağara duvarlarına resim çizmelerini sağlayan aynı yaratıcılık kıvılcımı ile bağdaştırıyorlar. Bu dilbilimci grubuna göre dil, aklımızda oluşan soyut fikirleri açıklamanın bir yolundan başka bir şey değil...
Ancak, en akla yatkın cevap, dilin doğuştan gelen bir yetenek olduğu yönünde; aynı yunusları uzaklığı anlayabilmek için sonar kullandığı gibi... Bu teoriye göre dil, doğal evrim sırasında genetik rastlantıların bir sonucu olarak gelişti... Hem biyoloji hem de dilbilim alanında bu teoriyi destekleyen pek çok kanıt bulunuyor. Üstelik bu kanıtlar, kendi dillerinin doğuştan üstün olduğunu savunanların hayal kırıklığına düşürecek cinsten...
İlkel diller basit mi? Acaba…
İlkel insanların konuştukları dilin hem gramer hem de kelime hazinesi açısından basit olduğunu sanıyorsanız bir kez daha düşünmeniz gerekiyor. Doğu Afrika’da küçük bir Bantu dili olan Kivunjo'da her fiilin 7 tane öneki ve soneki, iki hali, 14 zamanı; insanları, nesneleri ve nesne gruplarını da içeren 16 cinsi var. Üstelik her fiilin özne ve nesneye uyması gerekiyor. Her fiilin olası hallerinin sayısı yarım milyon... İngilizce'deki fiillerin ise sadece 4 hali bulunuyor.
Bundan anlaşılacağı gibi, dilin karmaşıklığının kültürle hiçbir ilgisi yok. Dilin evrensel bir insan içgüdüsü olduğunu kabul etmek gerekiyor. Görülüyor ki, bazı kültürlerin dil yapıları son derece karmaşık, Bunun yanında, İngilizce ve Almanca gibi Germen dil ailesinden olan diller ise diğerlerine göre daha basitler...
Dil yetisine doğuştan sahibiz Çocukluktaki dil öğrenme kabiliyeti zamanla azalıyor... Her şeye rağmen, her birimiz her dili konuşabilecek yeteneğe, yani ortak bir dil yetisine doğuştan sahibiz. Yeni doğanlar üzerinde yapılan araştırmalar, nerede doğmuş olurlarsa olsunlar hepsinin aynı konuşma seslerini ya da fonemleri çıkardığını gösteriyor. İstanbul’da doğmuş bir bebek hiç zorluk çekmeden. Güney Afrika’nın Khoisan Ormanları'nda konuşulan ilginç dili öğrenebiliyor. Ya da bir Japon bebeği rahatlıkla Türkçe konuşabiliyor. Çocuklar konuşmayı öğrendikçe, doğduklarında duydukları, ancak ailelerinin kullanmadıkları fonemleri unutuyorlar. Yetişkinliğe doğru, çocukluktaki dil öğrenme kabiliyeti gitgide azalıyor...
Ses çıkartabilmek için…
Bir dili akıcı konuşabilmek için; çocukların, ses kirişleri, dil ve dudaklar gibi konuşmayla bağlantılı organları sistemli bir şekilde kullanmayı öğrenmeleri gerekiyor. Duyulan konuşmayı anlayabilmek içinse, beynin çeşitli kısımlarının, fonem akışının şifresini çözmesi ve zihinde anlamlı şekiller yaratması gerekiyor...
Konuşma, havanın ciğerlerimizden nefes borusu yoluyla "glotis"e ya da ses kirişlerine ulaşmasıyla başlıyor. Boğazımızdaki kaslar gevşeyip kasılarak, ses kirişleri arasından gecen havanın miktarını ayarlıyor. Eğer yeterice kasılırlarsa, sesli harfleri çıkartmak için kullandığımız titreşimi yaratıyorlar. Elinizi gırtlak çıkıntınızın üzerine koyun ve "i" ve "o" seslerini çıkartın. Ses kirişleri ne kadar gerilirse, sesin perdesi de o kadar yüksek olacaktır...
Sonra sıra ses kuvvetlendiricilere geliyor, Ağzımızın üst kısmı -damak-, ağız ve burnumuzdaki boşluk, dilin de yardımıyla sesli harflerin gücünü yükseltiyor. Örneğin, dilimiz damağa doğru çıktığında, yüksek bir "i" sesi çıkıyor. Aşağı indirildiğinde ise "e" sesini elde ediyoruz.
Dudaklar, sessizlerde devreye giriyor; hava geçidini, hava ağızdan çıkmadan hemen önce kapayarak, "b" sesinin çıkmasını sağlıyor.
Ses mekanizması bir alıcı olmadan hiçbir işe yaramıyor
Tüm hayvanlar içinde sadece insanlarda şu özellikler bulunmuyor: Farklı sesleri anlamak, sesleri özel duyumsal verilerle birleştirmek (örneğin "kedi" kelimesini. Kedinin görüntüsü, miyav sesi ve tüylerinin yumuşaklığı ile bağdaştırmak), öğrenilmiş. kelimelere dayanarak kelimenin anlamını analiz etmek, kelimeleri beynin yüzü, ağzı ve boğaz kaslarını kontrol eden bölümüne transfer etmek...
Sınırlı sesten sınırsız bilgiye Ve en önemlisi, hiçbir diğer tür, sınırlı sayıdaki ses şifreleri kullanarak sınırsız bilgi yaratma kabiliyetine sahip değil. Dilbilimcilerin en sevdiği örneği ele alırsak, "Köpek adamı ısırdı" ile "Adam köpeği ısırdı" cümleleri arasıdaki müthiş. fark sadece kelimelerin yerlerinin değiştirilmesiyle elde ediliyor. Aslında, her iki cümlede de kullanılan sözcükler birbirinin aynı, sıradaki değişiklik tüm anlamın değişmesi için yeterli oluyor. Yani, dinleyicilere farklı olaylar anlatmak için birçok şifre kullanıyor. Dilin mucizesi de işte burada yatıyor.
Buz kullanma-fırçalama-titreşim yapma-dili bir yandan diğer yana götürme- gülümseme-dudak büzme,dudak etrafını yalama
-----------------------------------------------------------------------------------
Patlamalı –kapantılı sesler P T D
Sürtünmeli sesler s ş j f v
Yarı-kapantılı sesler Ç C
Genizsi sesler M N
Yarı ünlü sesler Y
Akıcılar R L
Anlaşılır olmayan sözcükler-ek kullanım hataları-konuşmanın içeriğinin anlamı (SEMANTİK)
GÜÇLÜK.jest mimik ses tonu kullanım farklılıkları,bir konuya aşırı takıntı,çığlık atma,ağlama.
------------------------------------------------
LİNGUA DİL KONUŞMA VE EĞİTİM MERKEZİ http:/www.lıngua.web.tr
Anadolu Ünv. Dil ve konuşma eğitim araştırma ve uygulama Merkezi DİLKOM www.dilkom.anadolu.edu.tr/
Dil ve konuşma Bozuklukları uzmanları derneği DKBUD http:/ www.dkbud.org/
------------------------------------------------------------------------------------
Dil ve Konuşma Terapisinde Genel Teknikler
Dil Ve Konuşma Terapisi Nedir?
Dil ve konuşma terapisi, dil ve/veya konuşma bozukluğu olan birçok çocuk için uygulanan tedavi yöntemidir. Konuşma bozukluğu seslerin doğru üretilememesi ile ilgili bir problem iken dil bozukluğu anlamadaki güçlük ya da düşüncelerini bildirmek için kelimeleri bir araya koyamamaktır.
Konuşma terapisti çeşitli dil ve konuşma bozukluğu olan her yaştaki kişiye yardım eder. İşte konuşma terapistinin düzeltebileceği sorunlara birkaç örnek:
Artikülasyon Bozukluğu: Eğer sesleri doğru çıkarmada ya da kelimeleri doğru söylemede sorun yaşanıyorsa, bu artikülasyon problemidir. Örneğin çocuğunuz ‘araba’ yerine ‘ayaba’ ya da ‘ekmek’ yerine ‘epmek’ diyorsa artikülasyon sorunu vardır. Akıcılık sorunları ( kekemelik) : Eğer çocuğunuz sesleri tekrar ediyorsa; kelimeyi tamamlamayı güçlükle yapıyorsa; akıcılık sorunu/ kekemelik olabilir. Örneğin; ‘sosis’ kelimesini söylerken ‘so-so-so-sosis’ ya da ‘sssssssosis’ diyebilir. Kekeleyen çocukların akıcılık sorunları vardır.
Ses bozukluğu: Çocuğunuz cümlesine başlarken sesi gür ve net olabilir fakat cümlesi bitinceye kadar sesi azalabilir, kısılabilir ve sesi sanki ağzında geveliyormuş gibi çıkabilir. Bazen de çocukların sesi sanki soğuk algınlığı almış gibi ya da burunlarından konuşuyormuş gibi çıkabilir. Bunlar da ses bozukluğunun birkaç örnek olabilir.
Dil bozukluğu: Çocuğunuz karşısındaki kişinin söylediklerini anlamada sorunu olabilir ya da düşüncelerini ifade etmek için kelimeleri bir araya getirmede sorunu olabilir. Böyle bir durum varsa çocuğunuzun dil bozukluğu olabilir.
Dil Ve Konuşma Terapisini Kim Yapar?
Dil ve konuşma bozukluğu çocukları ve yetişkinleri, tanılayan, değerlendiren, terapiyi hazırlayan ve uygulayan kişiye ‘Dil ve Konuşma Terapisti’ ya da ‘Dil ve Konuşma Patoloğu’ denir. Dil ve Konuşma Terapisti, insan iletişimi, gelişimi ve bozuklukları alanında profesyonel kişiler tarafından eğitilen; dil ve konuşma bozuklukları alanında yüksek lisans derecesine sahip olan kişidir.
Kimlerin Konuşma Terapisine İhtiyacı Vardır?
Eğer çocuğunuzda şu durumlardan biri varsa, konuşma terapisine ihtiyacınız olabilir:
Dudak-damak yarıklığı Ağız etrafındaki zayıf kaslar Yutma problemi Kekemelik Gelişim geriliği Zihinsel gerilik İşitme kaybı Otizm Down Sendromu Serebral Palsi
Terapi Ne Kadar Sürer?
Çocuğunuzun dil ve konuşma terapisine ne kadar süre ile devam edeceği konuşma sorununa bağlıdır. Bazı konuşma sorunlarının düzeltilmesi diğerlerine göre daha uzun sürebilmektedir. Haftalık terapi seansı çocuğun performansına ve bireysel özelliklerine bağlıdır. Konuşma terapistine hafta bir, iki kez ya da daha fazla devam edebilirsiniz. Terapi birkaç haftadan birkaç aya, birkaç aydan birkaç yıla kadar sürebilir.
KONUŞMA EGZERSİZLERİ
ÇENE HAREKETLERİ : 1. Ağızı (çeneler gergin) açmak - kapatmak. 2. Alt çeneyi (ağız açık) sağa sola hareket ettirmek. 3. Alt çeneyi (ağız kapalı) sağa sola hareket ettirmek. 4. Soldan sağa, sağdan sola sürekli yanakları şişirme. 5. İki yanağı dişler arasına çekme. 6. Dil ile sağ yanağı şişirme. 7. Dil ile sol yanağı şişirme.
BURUN HAREKETLERİ : 1. Burnu pilise şeklinde (buruşturarak) yukarı çekmek. 2. Burun deliklerini açmak.
DİL HAREKETLERİ : 1. Dili dışarı çıkarmak. 2. Dili dudakların sağına - soluna değdirme. 3. Dili dışarı - içeri çekmek. 4. Dili buruna doğru çıkarmak. 5. Dili çeneye doğru çıkarmak. 6. Dilin ucunu alt - üst dişlerle ısırma. 7. Dil ile dudakları (yuvarlayarak) yalama. 8. Dili üst ön dişlere değdirme. 9. Dili alt ön dişlere değdirme. 10. Dili üst ön dişlerde sağa - sola gezdirme. 11. Dili alt dişlerde sağa - sola gezdirme. 12. Dili şıklatma (dil üst damağa vurup alt damağa çekerek ses çıkarma). 13. Dil ucunu üst dişlerden en sağdaki ile en soldaki üzerine değdirme. 14. Dil ucunu alt dişlerden en sağdaki ile en soldaki üzerine değdirme. 15. Dili ağız içinde (U) biçiminde kıvırma (yanlardan). 16. Dil ile dudakları ıslatma.
DUDAK HAREKETLERİ : 1. Dudakları yanlara doğru (alt - üst) çekerek dişleri bitişik vaziyette gösterme. 2. Üst dişleri göstermek. 3. Alt dişleri göstermek. 4. Üst dudağı ısırmak. 5. Alt dudağı ısırmak. 6. İki dudağıda ağız içine almak. 7. Alt dudağı dışa döndürmek. 8. “Ü” sesi çıkarır gibi dudakları öne uzatmak. 9. Dudakları birbirleriyle içe doğru sıkıştırmak. 10. Kalemi dudaklar arasında tutmak. 11. Üst dudak ile dişler arasını hava ile şişirmek. 12. Alt dudak ile dişler arasını hava ile şişirmek. 13. Ruju dağıttığımız gibi iki dudağı birbirine sürtme - değdirme.
YANAK HAREKETLERİ : 1. İki yanağı aynı anda şişirme. 2. Sağ yanağı şişirme. 3. Sol yanağı şişirme. 4. Soldan sağa, sağdan sola sürekli yanakları şişirme. 5. İki yanağı dişler arasına çekme. 6. Dil ile sağ yanağı şişirme. 7. Dil ile sol yanağı şişirme.
NEFES ALMA : 1. Ağızda üfleme (dudaklar kapalı).. 2. Burundan nefes alıp burundan verme. 3. Burundan nefes alıp ağızdan nefes verme. 4. Ağızdan nefes alıp burundan nefes verme. 5. Kamış ile hava çekme. 6. Burundan iki defa nefes alıp, iki defa burundan verme. 7. Ağızdan iki 8. Kağıt, pamuk, pinpon topu vb. bol nefes ile nesneye yaklaşmadan üfleme. 9. Nefesli müzik aleti çalma. 10. Balon şişirmek. 11. Islık çalmak. 12. Burun çekmek. 13. Öksürme. 14. Horlama. 15. Esnemek. 16. İç çekmek.
GIRTLAK HAREKETLERİ : 1. Tükürük yutkunma. 2. Su yutma. 3. Gargara yapma. 4. Gırtlaktan öksürme (ses ayarlama).
MİMİKLER : 1. Hayret 2. Gülmek 3. Kızmak. 4. Ciddi. 5. Korku. . 6. Üzüntü 7. Uyku. 8. Ağlamak. 9. Evet. 10. Hayır.
SESLERİ KONTROL LİSTESİ -SES--KELİMELER DOĞRU YANLIŞ DÜŞÜNCELER
A
B
C
Ç
D
E
F
G
Ğ
H
I
İ
At Al Kapı Saat Ana Yaba
Balık Bebek Abla Araba
Cami Cetvel Civciv Acı Av Dev
Çakı Çorap Çiçek Açık Koç Çekiç
Deve Dal Dede Oda Def
Ev Et Eşek Kelebek Deve Çeşme
Fare Fener Şeftali Defter Def Lif
Gazete Gazoz Gaga Bulgur
Oğlak Oğlan Yağ Bağ
Horoz Hırka Anahtar Ahlat Silah Külah
Irmak Islık Kızak Sırık Arı Yazı
İnek İğne Kilim Dilim İnci İşçi
J
K
L
M
N
O
P
R
S
Ş
T
Jilet Japon Ejderha Nejat Garaj Bagaj
Kedi Kalem Makas Koku Kulak Çırak
Leylek Leylak Eldiven Elek El Dil
Masa Makas Elma Yemiş Mum Kalem
Nar Nane Çanta Ana Kazan Kaplan
Otobüs Ot Koyun Balon Palto Manto
Pul Pencere Kapı Çapa Top Sap
Radyo Reçel Boru Portakal Kar Zar
Saat Sabun Asker Aspirin Makas Tas
Şapka Şeker Şişe Köşe Kuş Baş
Tavşan Tazı Atatürk Çatı At Armut
U
Ü
V
Y
Z
Uçurtma Uçak Sucuk Çocuk Kuzu Su
Üzüm Gül Bülbül Ütü
Varil Vapur Kaval Kova Civciv
Yılan Yıldırım Bayrak Ayna Ay Yay
Zarf Zurna Yüzük Tuzluk Saz Kaz
ÖZEL ÇOCUKLARDA DİL GELİŞİMİNİN SAĞLANMASINDA ÖĞRETMENLERİN YAPABİLECEKLERİ ÇALIŞMALAR
Özel çocuklarda veya gelişimsel yetersizliği olan çocukların dil ve konuşma gelişimi ile iletişim kurma sorunları ile sık sık karşılaşıyoruz. Çoğu zaman bu çocuklarla çalışan öğretmenler “ben bu çocukla neler yapabilirim?” sorusunu kendilerine sormaktadırlar. Cevap eğer zor veriliyorsa öğretmende büyük bir karamsarlık ve üzüntü olmakta ve mesleki başarısızlığa varacak kadar ciddi psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. Bu doğrultuda öğretmenlerin gelişimsel yetersizliği olan çocukla dil ve iletişim becerilerini geliştirme çalışırken yararlanabilecekleri notlarımı toparladım ve sizinle paylaşmayı uygun buldum.
Değerli öğretmenler:
dil gelişimi ve iletişim becerileri bireyde çalışılırken üç aşamada çalışmalar yürütülür. Bu aşamalar: 1. Dinlemek ve Temel Konuşma İlkeleri 2. Konuşma organlarının geliştirilmesi, 3. Sözel dilin geliştirilmesi.
1. DİNLEMEK VE TEMEL KONUŞMA İLKELERİ
Dinlemek eğitimi konuşma eğitiminin başlangıcı olarak kabul edilir. Çocuk çevresi hakkındaki tüm bilgileri dinleyerek alır. Dinleme, öğrenmede çok önemli bir kanaldır. Ayrıca çocuğun herhangi bir işitme problemi yoksa; dikkatini çevresindeki nesnelere verebiliyorsa konuşma ve okuma kontrolüne başlamış demektir.
1. Öğretmen çocuğa “yere yat” emrini verir. Çocuk sırt üstü yere yatar. Çocuk bu pozisyonda hiç kımıldamadan 3-4 saniye kadar yatmalıdır. Öğretmen 3-4 saniye sonra “tamam kalkabilirsin” der. 2. Birinci alıştırmadaki sırt üstü yatma süresi 4-5 gün sonra 30 saniyeye çıkarılabilir. 3. Kıpırdamadan yere yatma süresi 30 saniye kadar olduğunda öğretmen çocuğun 1-2 metre kadar yakınında durur. Çömelerek çocuğun ismini fısıldar. Çocuk ismini duyunca yerinden kalkar ve sınıfın başka bir yerine (öğretmenin gösterdiği) yere geçer. Sessizce durur. Diğer çocuklarla da bu işlem yapılır. Eğer çocuk ismi söylendiğinde fark etmedi ya da duymadıysa etkinlik yinelenir. 4. Öğretmen çocuktan bir metre uzakta durur. Fısıldayarak “ayağa kalk”, “bana kitap ver” ya da “ayağa kalk yanıma gel” gibi basit komutlar verir. Çocuk dikkatini toplayamıyorsa öğretmen birkaç kez tekrar eder. 5. Öğretmen çocuğa değişik sesler vererek, seslere ilgisini arttırmayı ve bu sesleri dinlemeye çalışmasını sağlar. Şu değişik sesler kullanılabilir. ØCam bir şişe yarıya kadar su doldurulur. Öğretmen şişenin ağzına dudağını dayayarak şişeye üfler ve çıkan sesi çocuğa dinlettirir. Sonra aynı sesi çocuğun da çıkarmasını sağlamaya çalışır. ØPlastik bir kutuya önce küçük sonra büyük taşlar doldurulur. Sonra kutuyu sallayarak çıkan sesleri dinlettirir. Ve çocuğunda sesleri çıkarmasını sağlar. ØKüçük sünger bir topu öğretmen ritmik olarak masaya vurur. Çocukta aynı şeyi yaparak aynı sesi çıkarmaya çalışır. ØTeneke bir kutuya kum doldurulur. Çocuk kutuyu gerek sallayarak, gerekse de vurarak değişik sesler çıkarır. ØBir teneke kutunun değişik yerlerine vurarak değişik sesler çıkarılabilir. ØÖğretmen farklı özelliklerde kağıtları elinde buruşturarak farklı sesler elde eder ve bu sesleri çocuğunda çıkarmasını sağlar.
A. Sesin geldiği yönü anlamak 1. Öğretmen çocuğun arkasında durarak herhangi bir ses verir. “ses nereden geliyor sorusunu sorar”. Bu alıştırmada çocuk önce sesi dinlemeli ve sonra başını sesin geldiği yöne çevirmelidir. 2. Öğretmen yukarıdaki nesnelerden birini çocuğun görüş açısından çıkarır ve sonra nesnenin sesini verir. “ne sesi” sorusunu sorar. Çocuk cevap verdikten sonra, “nereden geldi” sorusunu yöneltir. Çocuk cevap vermezse öğretmen yardım eder. 3. Öğretmen düdük sesini çocuğun başının üzerinden, arkasından, yan tarafından verir. “bak şimdi ses arkanda, bak şimdi ses başının üzerinde gibi açıklamalar yapar. 4. Bu alıştırmada verilen iki ses üç sese çıkarılır. Öğretmen üç farklı ses verir. Çocuk gözlerini kapar. Öğretmen bir ses verir ve sesin ne sesi olduğunu sorar. 5. Öğretmen çalışmaya başlamadan önce çocuğun tanıdığı bazı sesleri teyp kasetine kaydeder. Çocuk sesi, köpek sesi, zil sesi vs. Çocuğa her bir sesi ayrı ayrı dinlettirir. Her bir sesin ne olduğunu sorar. Eğer çocuk sesi tanıyamıyorsa sesi öğretmen tekrar dinlettirir. 6. Öğretmen teybe önceden hızlı ritimde ve yavaş ritimde kaydedilmiş sesleri dinlettirir. Çocuktan bu seslere uygun hareket yapmasını ister. Örneğin hızlı ritimde ellerini daha hızlı alkış yaparken yavaş ritimde daha yavaş alkış yapar. Çalışmanın başında öğretmen çocuğa model olur.
C. Görsel ve işitsel algıyı geliştirmek
1. Görsel algıyı geliştirmek Çocuğun gördüklerini algılayabilmesi, anlayabilmesidir. Bu becerinin gelişmesi için çok basit bir alıştırma verilmiştir. a. Öğretmen ve çocuk karşılıklı dururlar. Öğretmen çeşitli hareketler yapar. Hareketlerin çocuklarında yapmasını ister. Çocuk öğretmenin yaptığı hareketleri yapmaya çalışır. Bu hareketler: kalkmak, oturmak, çömelmek, emeklemek, yürümek, ve bunun gibi kaba motor hareketleridir. b. Birinci alıştırmadan sonra gördüğü ve işittiği hareketleri birleştirmesi istenir. B.1. Öğretmen “şimdi oturuyorum, sen de otur der” çocuk öğretmeni görür ve sözlerini duyar öğretmenin yaptıklarını yapmaya çalışır. B.2. Daha ileri aşamadan öğretmen yalnız emir verir. “otur, kalk, gel, yürü” gibi. Çocuk hareketi yapmaya çalışır. 2. İşitsel algıyı geliştirmek Çocuğun kendisine söylenilenleri, çevresindeki sesleri anlayabilmesi, algılayabilmesidir. Bu becerinin kullanılmasıyla çocuk işittikleriyle hareketleri birleştirebilir. Çalışma iki aşamada yapılır.
A. Sözcükler ve kelimelerle yapılan çalışmalar A.1. Çocuğa tek kelimelik emirler verilir. “gel, otur, al” gibi. Çocuğun bu emirleri yerine getirmesi istenir. A.2. Emirdeki kelime sayısı arttırılır “topu bana at, ellerini başının üstüne koy” gibi. A.3. Daha çok kelimeli emirler kullanılır “ellerini başının üstüne koy ve gözlerini kapat, ellerini başının üstüne kaldır ve zıpla” gibi. Emirler daha da çoğaltılarak etkinlik çalışılabilir. Bu üç alıştırma mutlaka sıra ile uygulanmalıdır. Çocuk alıştırmanın her aşamasını yavaş yavaş geçecektir. Çocuk geçmesi için zorlanmamalıdır.
B. Seslerle yapılan alıştırmalar Aşağıdaki alıştırmalarda çocuk duyduğu seslerle hareketleri birleştirilmelidir. Ses olarak zil sesi seçilmiştir. Öğretmen ve çocuk yerde karşılıklı otururlar. B.1. Öğretmen sırayla aşağıdaki emirleri verir. - Ben Zil Çalınca Ayağa Kalk, - Zil Çalınca Kollarını Kaldır - Zil Çalınca Ellerini Çırp - Zil Çalınca ayağa kalk, ellerini çırp. B.2. Bu alıştırmada trampet kullanılır. Öğretmen hızlı ve yavaş ritimde trampet çalar. Çocuktan hızlı ritimde koşması istenir. Yavaş ritimde ise ritme göre yürümesi istenir.
D. Görsel ve İşitsel Algının Birlikte Geliştirilmesi
1. Çocuğa beş resim kartı verilir. Kartlarda çocuğun tanıdığı hayvanların resimleri vardır. Çocuğun önüne beş resim konulur. Öğretmen bu hayvanlardan birinin sesini verir ve “hangi hayvan bu sesi verir?” Sorusunu sorar. Öğretmen hayvanların isimlerini söylememelidir. 2. Çocuğa beş resim kartı verilir. Kartlarda çocuğun iyi tanıdığı nesnelerin resimleri vardır. (musluk, saat, zil vs.) Bu nesnelerin çıkardıkları sesler daha önceden teybe alınır. Çocuğa tayipten bir ses dinletilir. Sonra resimlere dikkati çekilerek “bu sesi hangisi verir” sorusunu sorar. 3. Çocuğa yine çeşitli nesnelerin resimleri verilir. Bu kez nesnelerin isimleriyle nesneleri birleştirilmesi istenir. Top, makas, araba, balık nesneleri kullanılabilir. Hangisi ev, hangisi top gibi sorular sorulur. 4. Yine resimler kullanılır. Bardak, palto, çatal gibi. Nesnelerin resimleri verilir. Bu alıştırmada resimlerin fonksiyonlarıyla ilgili sorular sorulur. “hangisini giyiyorum, hangisiyle yazıyorum” gibi.
E. Görsel Algının Geliştirilmesi
Bu bölüm dikkatli bakarak tanıma alıştırmalarını içerir. Çocuk alıştırmaları yaparak görsel ayırım becerisini geliştirmeye çalışır. 1. Çocuğun üzerinde benzer şekiller veya benzer resimler bulunan kağıtlar verilir. Resimler veya şekiller göz atılarak alıştırma çeşitlendirilir. 2. Çocuğa kartlar üzerinde hazırlanmış resimler verilir. Ancak resimlenen nesnelerin birer parçaları yanlıştır. İlk olarak kulağı olmayan at, tek bacaklı masa, bacakları olmayan bir çocuk gibi, öğretmen resimde yanlışlık olup olmadığını, varsa neyde olduğunu sorar. Çocuk birinci grup alıştırmaları yapabiliyorsa üzerinde bir olay anlatan resim kartları verilir. Ayakkabılarını eline giymiş çocuk, uçan bir köpek gibi. Yanlışlıklar çok belirgin olmalıdır. 3. Üzerinde çeşitli nesnelerin resimlerinin ve gölgelerinin bulunduğu kartlar hazırlanır. Çocuk resimlerde gölgelerin eşleştirmeye çalışır. Resimler çoğaltılarak alıştırma daha karmaşık yapılabilir. 4. Öğretmen bir hareket yapar. Hiçbir sözlü yardım olmadan bunun tekrarını ister. Öğretmen bu kez birbiri arkasına iki veya ü. Hareket yapar ve çocuk hareketleri aynen tekrar etmeye çalışır. 5. Bu alıştırmada çocuk nesnelerle renkleri birleştirmeyi öğrenecektir. Öğretmen eline bir kitap alır ve “bu ne” sorusunu sorar. Çocuk cevap verdikten sonra ne renk sorusunu sorar. Çocuk kitabın rengini söylemelidir. Çocuk renkleri tanımıyorsa alıştırmaya renk eşleştirme şeklinde uygulanabilir. Öğretmen soruyu sorar “bu kitabın renginden başka eşya göster” şeklinde sorabilir. 6. Bu alıştırma ise çocuğa görme yoluyla uzaklık- yakınlık kavramını öğretmeyi amaçlar. Öğretmen bir kâğıt üzerine belli uzaklıklarda iki nokta veya iki işaret koyar. Çocukta aralarında aynı uzaklık olan iki işaret koyabilmelidir. F. İşitsel Algının Geliştirilmesi 1. Öğretmen çocuğun gözlerini bağlar ve çocuğun iyi tanıdığı bir sesi verir. Saat sesi, ayak sesi vb. Olabilir. Çocuğa “bu ne sesi” sorusu sorulur. 2. Öğretmen önce çocuğa farklı sesleri olan üç veya dört enstrüman sesleri gösterir. Bunların seslerini dinletir. “bu davul bak böyle ses verir” şeklinde de açıklamalar yapar. Sonra çocuk arkasını döner ve gözlerini bağlanır. Öğretmen bir enstrümanın sesini veriri ve bu sesin hangi enstrümanın sesi olduğunu sorar. 3. Grup oyunu oynanır. Bir çocuğun gözleri bağlanır. Gruptan başka bir çocuk konuşturulur. Gözleri bağlı olan çocuğa, kiminin konuştuğu sorulur. 4. Öğretmen çocuğa bir öykü anlatır. Öykünün içinde sık sık çocuğun ismi geçmelidir. Çocuk ismini duyduğu zamanlarda “bu benim ismim” der yada el kaldırabilir. Çocuk konuşamıyorsa ayrıca ismini fark ettiğini el kaldırarak da belirtemiyorsa öğretmen çocuğun yüz ifadesine bakar, dikkat eder, çocuğun ismini fark edip fark etmediğini anlamaya çalışır. 5. Çocuğa kısa iki cümle
DİL VE KONUŞMA TERAPİSİ TEKNİKLERİ Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Nergis TÜRKÖZ
Merkezimizde Uzman Dil ve Konuşma Terapisti önderliğinde dil ve konuşma sorunlu çocuk, ergen ve yetişkinlere konuşma terapisi hizmeti sunulmaktadır.
Dil ve konuşma sorunlu bireylerin değerlendirilmesi, terapisi, danışmanlığı ve gerektiğinde diğer alanlardaki uzmanlara yönlendirilmesi, destekleyici ve alternatif teknik ve yöntemlerin kullanılması, ayrıca bireyin aile çevresinin bilinçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Bu bağlamda merkezimizde;
* Gelişimsel dil bozukları
* Artikülasyon ve fonolojik bozukluklar (Harfleri söyleyememe ve ya hatalı söyleme)
* Gecikmiş konuşma
* Nörolojik kaynaklı dil ve konuşma bozuklukları (afazi, dizartri, apraksi v.b.)
* Kekemelik ve diğer akıcılık sorunları * Ses bozuklukları
* Genetik ve metabolik kaynaklı dil ve konuşma bozukları (down sendromu, mikrosefali vb.)
* Doğuştan ve sonradan olan yapısal anomolilere bağlı dil ve konuşma bozuklukları (damak yarıklığı vb.)
* İşitme engeline bağlı dil ve konuşma bozuklukları terapisi yürütülmektedir.
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Kimdir?
Dil konuşma ve yutma bozuklukları alanlarında hizmet veren 4 yıllık lisans eğitimi sonrasında 3 yıllık dil ve konuşma patolojisi / terapistliği alanındaki yüksek lisans eğitimini almış ve yüksek lisans eğitimini akredite eden kuruluşun belirlediği sayıda klinik çalışmayı yapmış olan meslek mensubudur.
Meslek ünvanı için değişik ülkelerde farklı isimler kullanılmaktadır. (dil ve konuşma terapisti, dil ve konuşma pataloğu, logoped v.b ). Ülkemizde daha çok kullanılan dil ve konuşma bozukluğu uzmanı ve/veya dil ve konuşma terapisti / pataloğudur.
Ülkemizde dil ve konuşma terapistliği mesleği yeni gelişmekte olan bir meslektir. Türkiye’de uluslararası görev tanımlarına uygun unvana sahip çok az terapist bulunmaktadır.Ülkemizde bu alanla ilgili olarak Anadolu Üniversitesi’nde açılan “Dil ve Konuşma Terapistliği Anabilim Dalında” yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim verilmektedir.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İnsanı diğer çanlılardan ayran en temel yeti onun konuşmasıdır.Sosyal bir varlık olan insan zamanının büyük bir kısmını istek duygu düşünce alışverişinde bulunmak üzere konuşarak geçirir.Bir insanın kendini ifade etmesi ve konuşma isteğinin altındaki temel dinamik o kişinin duygularıdır.Çocuklar içinde aynı kural geçerlidir.Konuşmadaki her hangi bir yetersizlik insanın dengeli ve doyurucu kişiler arası ilişki kurma gereksinimini engeller buda çocukta güvensizlik, içe kapanma sosyal izolasyon gibi bir dizi önemli sosyal problemlere yol açar.
Çocuğun gelişim evrelerindeki her hangi bir bozukluk ve engelleme konuşma bozukluğuna zemin hazırlayabilir.Çocuktaki iletişim ve konuşma yetersizliği ne yazık ki onun diğer gelişimsel özelliklerini de etkiler.Örneğin sosyal etkileşimlerini,bilişsel gelişimini,ve dolayısı ile uygun gelişimsel seviyeye ilerlemesini engeller Konuşma bozukluğu olan çocuk değişen duygusal durumları anlama ifada etme,ve kendini buna göre ayarlayıp uygun sosyal ve duygusal tepkiyi vermekte zorlanır.Böylece bu bozukluk çocuğu başka kişiler arası problemlere karşı yatkın hale getirir.
Diğer önemli bir nokta konuşma bozukluğu çocuğun ebeveynleri için istendik bir durum olmadığından ister istemez çocuk-ebeveyn etkileşimine yansıyıp çocuğu ihmal ve istismara yatkın hale getirebilir.
Konuşma bir çok organın eş zamanlı olarak eşgüdüm içinde çalışması ile oluşan bir süreçler toplamıdır. Konuşma çocukların sonradan kazandığı bir yetidir.
Konuşma bozukluğu,konuşmanın akıcılığının bozulması ve bazen de konuşmaya eşlik eden ve uygun olmayan vücut hareketlerinin varlığı ile karakterizedir.
Konuşma bozukluğu organik nedenlerle yada görevsel nedenlerle konuşmanın anlaşılmasını güçleştirecek biçimde değişkenlik göstermesi durumudur.(Enç,1974) Temel özelliği dinleyeni çocuğun ne söylediğinden ziyade nasıl söylediğine odaklanmaya yönlendirmesidir.
NEDENLERİ 1-Yapısal(organik) Nedenler
Üst dudak yarıklığı,damak yarığı,dudakların gereğinden ince veya kalın olması,dilin küçüklüğü,ve gereğinden fazla büyüklüğü,dilin ağız içindeki devinim yetersizliği, çenenin yapısı,çenenin deviniminin yetersiz olması ,çarpık dişler,dişlerin hiç olmaması,dil bağının çok uzun olması,dil ucunun küntlüğü,dil kasları ve sinirlerindeki bozukluk, yüksek damak yapısı,yada düz damak,küçük dilin yarıklığı,ve gereğinden küçük olması,ve bu konuşma organlarına eşlik eden sinirlerin fonksiyonlarını tam yapamaması
2-Görevsel Nedenler
konuşma organları sağlam olmasına rağmen görevlerini etkili bir şekilde yerine getirememektedirler.
İşitme özrü, zeka geriliği,yanlış öğrenme, yetiştiği ortamda konuşmanın engellenmesi,ihmal istismar,ruhsal sosyal çatışma,çocuğun düzgün konuşan özdeşim kurabileceği ve öykünebileceği rol modelinin olmaması ,organik beyin harsları,çocuğun yaşadığı travmalar, Ağır ve yıkımla seyreden aile ve evlilik problemleri yetersiz yaşam koşulları,
Araştırmalar fakirliği çocukları gelişiminde risk olarak göstermektedir.Uygun olmayan barınma,yetersiz beslenme,ebeveynin işsizliği,hem bakım vereni hem de çocuğu stres altına iter.bu her iki tarafın iletişimini baskı altına alır bu etkenler hem zekayı hem de dil gelişimini engeller.( Tüzün,1999)
ÇEŞİTLERİ: Konuşma bozuklukları artikülasyon bozukluğu,kekemelik ve gecikmiş konuşma olmak üzere üçe ayrılır.Konuşma bozukluğunun bütün çeşitlerinde hem alıcı dilde hem de ifade edici dilde kısıtlamalar ve gelişimsel gecikme mevcuttur.
Artikülasyon (eklemleme) bozukluğu:çocuğun gelişimsel olarak çıkarması beklenen konuşma seslerinin gelişimsel seviyesine uygun olarak çıkaramamasıdır.
Kekemelikes ve hece tekrarı kelime tekrarı uzatma,kelimeleri parçalama durdurma,dolambaçlı konuşma ve konuşma esnasında bedende aşrı bir gerginlik gibi belirtilerin bir veya daha fazlası ile seyreden konuşmanın akıcılığında ve zamanlamasında görülen bir bozukluk
Gecikmiş Konuşma: Konuşmanın akıcılığı,anlamı ve kelime dağarcığındaki yetersizlikle karakterize olan normal gelişimsel evresinde çocuktan belenen bu yeteneklerinde gelişimsel çizgisinin altında bir seyir izlemesidir.
Bazı kaynaklarda konuşma bozukluğu konuşma ve dil (lisan)bozuklukları olarak da adlandırılmaktadır
Konuşma bozukluklarının hemen hepsinde bariz bir şekilde sınırlı kelime haznesi,dil bilgisel aktivitelerde hatalar,,kelime hatırlama ve cümle kurmada zorluklar, konuşulan kelime ve cümleleri işleme ve anlamadaki yetersizliklerle birlikte anlatımla ilgili güçlükler vardır.
Konuşma bozukluğunun nedeni ve çeşidi ne olursa olsun mümkün olan en kısa zamanda konuşma sağaltımına başlamak gerekir.(2-3-5-7yaşlarındaki geçici kekemeliğin dışında ) Çünkü çocuktaki konuşma güçlüğü çocuğun bütün kişiler arası ilişkilerini olumsuz yönde etkileyerek öz güven yetersizliği akademik başarısızlık,sinirlilik vb .başka problemlerin oluşmasına zemin hazırlar.
Konuşma ve lisan bozukluğu bozukluğun derecesine bağlı olarak çocuğun okul,arkadaş akademik başarı ve diğer sosyal etkileşimlerinde sıkıntıya yol açar
:TEDAVİ: Konuşma bozukluklarının tedavisi konuşma ve dil terapistleri tarafından yapılır.Yardımlar ses kalitesi oral motor kontrolü ve akıcılıktaki güçlükleri kapsayan ,konuşma engellerine odaklanır.
Alıcı ve ifade edici konuşma bozukluğu sorunları kelimeleri anlamayı adlandırma yeteneklerini,cümle yapısını ve kurallarını fark etmeyi ve dinlemeyi ;anlama ve çözümleme yeteneklerini geliştirmeyi amaçlayan egzersizlerle ele alınır.
Tedavide temel ilke çocukla konuşma terapistti arasında güvenilir bir ilişkinin kurulmasıdır.Ayrıca çocuğun ailesi ile de güvene dayalı iyi bir ilişkinin kurulması gerekir Çünkü konuşma tedavisi uzun erimli yoğun emek ve özen gerektiren içinde eğitimsel çalışma ve önlemleri de barındıran zahmetli bir iştir.Sözün kısası sağaltımda terapist, çocuk ve aile arasında iyi bir işbirliği tedavide temel ve birincil ilkedir.
Tedavide doğru bir tanılama önemlidir.Bunun için çocuk ilk önce bir çocuk kulak burun uzmanı muayenesinden geçirilmeli terapist doktorun bulgularını onunla konuşmalıdır.Gerekirse çocuk işitme testinden geçirilerek işitme kaybı olup olmadığı varsa kaybın kaç olduğu bilinmelidir bütün bunlar çocuğa uygulanacak tedavinin içeriğini etkiler.
Çocuğa uygulanacak sağaltım konuşma bozukluğunun türüne bağlı olmakla birlikte hepsinde uygulanacak ortak ana ilkeler vardır.
Sağaltıma başlarken nedenlerin ortaya çıkarılması da önemlidir.önlenebilen nedenlerin önlenmesi ilk yapılacak iştir.
Çocuğun konuşma organlarını düzgün ve eş zamanlı olarak kullanıp kullanmadığı sağaltımcı tarafından gözlenmeli burada bir problem varsa ilk önce çeşitli özel tekniklerle konuşma organlarının doğru kullanımı çocuğa öğretilmelidir.
Konuşma sağaltımı tedavisinde görsel algıdan yararlanmak son derece önemli olduğundan terapist çocuğun gelişimsel seviyesine uygun bol görsel malzemeyi uygun zamanda ve uygun biçimde çocuğun hizmetine sunmalıdır.Örneğin beslenme,banyo yapma gibi günlük yaşam aktiviteleri öğretilirken çocuğa ilgili resimler defalarca gösterilir.Sonra çocuktan yapmak istediği faaliyetin resmini yapması istenebilir.
Sağaltımcı esnek yaratıcı,iyimser her çocuğun kişisel özelliklerine ve gelişimsel seviyesine uygun yön temler geliştirebilen çocuk düşünüsünü ve çocukluk fantezilerini bilen birisi olmak zorundadır. Bazı vakalarda çocuk ve ailesi çok çeşitli çözüm arayışları denemiş kafaları arışmış ve umutsuzluğa düşmüş olabilirler.Bu tür durumlarda terapist çocuğun mutlaka bir işitme kalıntısı olduğunu bilerek sağlam bir duruş alıp aileye ve çocuğa güven aşılayarak rehberlik etmelidir.Çünkü konuşma bozukluğu olan çocukların genellikle zekalarında bir problem yoktur ve uygun yaklaşımla bu problemlerini büyük bir oranda hallederek bizi şaşırtmaları az rastlanan bir durum değildir.
Konuşma bozukluğu olan çocuklarla düşüp kalkma deneyimlerimde bu çocukların dinleme alışkanlığını edinmediklerini gözlemledim.Oysa konuşma sağaltımında dileme ve işitme eğitimi son derece önemlidir Bu nedenle terapistin çocuğa tedavinin ilk başlarında önce dinleme sonra konuşma tekrar dinleme dizgesi alışkanlığını kazandırması gerekir.Terapist komut vermeden evvel çocuğu adı ile çağırmalı ve çocuk bize bakana kadar beklemelidir.Burada amaç çocuğun dinleme,bakma ,göz teması kurma ,sıra olma ve dolayısı ile öğrenmeye açık ve hazır hale gelmesini sağlamaktır.
Genel olarak konuşma kısıtlılığı olan çocuklar çok az konuşurlar Az konuşmaları problemlerinin daha da artmasına neden olur Bu nedenle bu çocuklarla diğer çocuklarla olduğunda iki üç kat daha fazla konuşularak zaman geçirilmelidir Çocuğun dili öğrenmesi için bir çok sözcüğü defalarca ,işitmesi gerekir.Aynı ilkeyi öğretmen ve ebeveynlerinde uygulamaları için onların işbirliği ve ortaklığı sağlanmalıdır.
Bu bozukluk ilk önce çocuğun sosyal uyumu ve gelişimini etkilediğinden önce en kolay söylenen seslerden başlanmalı ve çocuğun en küçük bir başarısı hemen anında söz ve beden dili ( aferin deme,kucaklama ve öpme,) gibi sosyal ödüllerle ödüllendirilerek çocuğa olumlu kişiler arası ilişki deneyimi yaşama olanağı hazırlanmalıdır.Bu çocukların bazılarının motivasyonları bozulmuş ve hatta bazıları sağaltımcı ile güç mücadelesine girmiş olabilirler.Ancak çocukla iyi bir ilişki kurulabilirse ve kendisini güvende hissettikten sonra uyumun arkasından ilerleme başlar .Bu bütün diğer insan ilişkilerinde olduğu gibi sadece bir zaman meselesidir.
Bütün bu genel ilkelere itina ile uyulurken sağaltımcı konuşma tedavisi içinde olan çocuk için çeşitli eğitsel ve öğrenme tedbirleri de almalıdır.çocuğa sayılar giyecekler,fiiller,genel ve ortak adlar, taşıt araçları,hayvanlar ,zaman kavramı,insan adları vb. öğretilmelidir.Bunlar bilgiye ilişkin önlemler ve çalışmalardır. Bu çalışma ile çocuğun belli bir kelime dağarcığının oluşması ,düşünme yetisinin gelişmesi günlük yaşamdaki kelimelerin işitme merkezine iyice yerleştirilmesi amaçlanır.
Konuşma eylemi akıl yürütme,düşünme ,karşılaştırma yapma, ayıklama ve gereğinde ekleme yapmayı gerektirdiğinden konuşma sağaltımı içinde çocuğa mukayeseler mutlaka öğretilmelidir. Örneğin erkek- kız,gece-gündüz, soğuk-sıcak ,benimki-seninki vb .çocuğun çevresinde en çok kullanılan kavramlar öretilmeli ve çocuğun bunları içselleştirmesi sağlanmalıdır.
Ağır aile ve evlilik problemleri ve ağır ebeveyn- çocuk çatışması varsa ailenin bir aile ve evlilik terapisine yönlendirilerek uygun tedavisinin öncelikle veya çocuğun tedavisi ile eşzamanlı olarak yapılması gerekir.Çünkü çocuk zamanın hemen hemen tamamını ailesi ile geçirir.Ailede olan bir problemi göz ardı etmek çocuğun sağaltımını güçleştirir,zaman ve emek kaybına yol açar Ülkemizde uygulanan rehabilitasyon programlarında aile tedavisinin dışarıda bırakılması büyük bir kayıptır ve bu eksiklik bir an önce giderilmelidir Kısacası tedavide vakanın spesifik özelliğine göre bireysel konuşma terapisi ,aile danışmanlığı ,aile terapisi gibi aileye yönelik eğitici destekleyici sosyal yaklaşımlar kullanılmaktadır.
Konuşma tedavisi, aile ,konuşma terapisti ve çocuğun birlikte yaptıkları zahmetli bir yolculuktur.Ancak yolculuk ne kadar zahmetli ve yorucu olursa olsun bir çocuğun dünyasına girip onunla düşüp kalkmak ve onun kendine özgü benzersiz öğrenme serüvenine tanık olmak bir terapist ,için heyecan verici ve kendiliğinden ödüllendiricidir.
Kaynak: http://www.msxlabs.org/…/243128-konusma-bozuklugunda-tedavi…
Konuşma Terapisi Otizm APRAKSİDE Prompt Tekniği Sözel ifade becerisi hiç olmayan otizmli bir çocuğa uygulanan teknik A IOU E İ ÖÜ Her bir kere tekrarlayışta cips ikramı, güler yüz eğlence oyunla. AFERİMMM onayı ile -----------------------------------------------------------------
-8-9aylık çocuk hecelemeye başlar, 1yaşında tek tek kelimeler söylemeye başlar. 2 yaşında iki kelimelik cümleler kurar. Su ver- mama ver- çiş var gibi. Bunlara başlangıçta gecikmeler olabilir.
Genetik bir durum söz konusu olabilir. 3 yaşına kadar cümle kurmamış olabilir. Genetik öykü gereği.
Göz teması ve Sosyal gelişimi iyi olması- Bay bay, güle güle tepkisi, davranışlarında bozukluk olmaması
İşitme engeli var mı bakılır. KBB muayene olunur. Bakım veren kişilerin ilgisizliği konuşmayı geciktirebilir.
Annenin depresyonda olması, sosyal uyarıcılardan uzak olma (TV) karşılıklı iletişime geçmeme durumunda
OTİZM bulgusu verebilir. Sosyal duygusal davranışsal ve konuşma alanında sorun vardır
Konuşma olsa da ses ve kelime bozuk şekilde gerçekleşir. Belli kelimeleri tekrar tekrar söyleme
Yanlış söyleme, zamirleri yanlış kullanma ben yerine ismini söyleme,
--------------------------------------------------------------------------------------------------
Odyoloji ve konuşma bozuklukları uzmanı ÇİĞDEM ERGÜL
ARTIKÜLASYON: Konuşma seslerinin üretilmesi.
Seslar farklı üretiliyorsa artükülasyon bozukluğu denir
Bebeklikten sonra konuşma yakın çevreyle çok ilğili taklit ve tekrarla konuşmaya başlar.
Aile büyükleri, öğretmenler durumu anlıyor genelde.
3,5—4 yaş yaşıtlarından farklı konuşuyorsa anlaşılabilir. Bir değerlendirme yapılarak yardımcı olunabilir.
Doğru model olunmalı onun yanlışı karşısında doğrusu telaffuz edilmeli zorlanmadan
Konuşmayı engelleyen, soruna eşlik eden ağız içi sorunlar var mı bakılır.
Bazı seslerin çıkarılması 5 ve 5,5 yaşına kadar devam edebiliyor.
5 yaşındaki bir çocukta sesler artık doğru söylenmesi gerekir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
DİDİM ŞEN konuşma ve dil bozuklukları terapisti
Yaşa göre ses çıkarma konuşma seslerini çıkarmanın belirli yaş aralıkları vardır.
2 yaşında :B M H P D N sesleri kelimenin başında ortasında ve sonunda üretebiliyorlar. Muz bardak deniz halı---- anne, amca ---- kalem ,top ----
3 yaş : F G K T fare gemi top --- ege, üfle, ----
4 yaşında kelimenin ortsında D sesinin oturduğu görülüyor
KELİMENİN SONUNDA: F C Ç S Ş L J
Çocuk can sakız
6 yaşına gelindiğinde daha zor çıkarılan sesler R V bir ev
6-7 YAŞ ARASI R Z sesleri pekişmesi beklenir
Konuşma SESLRİNİN ZORLUĞU; Dil çene ve damak kaslarının yüksek koordinasyonu gerekir.
Doğal gelişen bu durum bazı çocuklarda belirli hatalar normaldir.
2-3 yaş arası geri sesler yerine ön sesleri kullanma
K G yerine D T kullanma-Hece kısaltmaları normal sayılabilir Tedi, demi
Ko ve koy ver yerine söylenebilir.
3-3,5 arası L yerine Y kullanabilir .lale yale diyebilir normaldir.
4-5 yaş rası V sesi yerine B sesi üretebilir bagon gibi
5-6 yaş arası R sesi yerine Y –G sesi üretebilir arı yerine ayı- ağı gibi
----------------------------------------------------------------------------------------
Konuşma için çocukda Alıcı Dil gelişmiş olmalı ya da uyaranların fazla olması gerekir
Eğitim hafızaya kodlanıyor ve bir gün size dönebilir.
Anlamadığını sanmayın bol bol çocukla konuşun. Beden dilini kullanmasına müsaade etmeyin
En sevdiklerinden konuşun oyun nesne yiyecek vs
Ağız dil damak-gırtlak kas gelişi- nefes kontrolü veNefes egzersizleri- balon şişirmr, sakız çiğneme
Mum üfletmek-öksürme-
Can cam dam yan kan kab kaya ada ana baba
Adam adamı bir kere aldatır AĞLARSA ANAM AĞLAR
LAF HALHARFSAAT SIHHAT FAKAT LALA NASİHAT LASTİK DİKKAT
E zor seslendirilen harf dir
EVET ERKEK .EL EFENDİM HER EŞ EMEK TERBİYE EDEP EZBER
EKMEĞİ EKMEKÇİYE VER, BİR EKMEKTE ÜSTE VER.
EDEPLİ,EDEBİNİEDEPSİZDEN EDİNMİŞ
KAPALI HECE gece kedi kendi mendil et vermek demek yemek
İÇ İNCE İKİZ İYİ İLK İLİK İLMİK İRMİK
İSTEDİĞİNİ SÖYLEYEN İSTEMEDİĞİNİ İŞİTİR
ISI IŞIK ISLAK IŞIK ITIR ISTIRAP IHLAMUR IRMAK
Kalın Osesi : OT OVA OCAK OLMAK oymak oda orman odun
Olmaz olmaz deme olmaz olmaz
İnce O: lobut loca lods lokanta lokma lokomotiv lokum lord loş losyon
Alkolik lord lokantanın locasında lokumları lokma lokma uyttu
Ö kapalı e gibidir: öbek ödenek ödünç ödec öfke öğretim öğüt öksürük
Övünürse bahtın övünsün
UÇUCUZ UÇAK ULAŞ ULU UZUN
Umdum umdum geri yumdum
RUYA RUZGAR HULYA GUYA LUTFİ LUGAT
ÜÇ ÜFLEMEK ÜLKER ÜLKÜ ÜNLEM ÜNLÜ ÜRPERME ÜZÜM ÜTÜ ÜRÜN
Ülker üzüntüsünden üzüm üzüm üzüldü üzüm üzüme baka baka kararır
Ünsüzlerin çıkış noktası.
Dudak : B P M diş DUDAK F V
Diş ünsüzleri bcçdjnrsştz L DİL değme
Damak G Ğ K Y dil yaklaşım
Gırtlak H
DOĞRU BOĞUMLANDIRMA Tüm ünsüzlerle ilgili yapılmalı
BAB BEB BIB BİB BOB BÖB BUB BÜB BAC BEC BIC BİC BOC BÖC BUC BÜC BAÇ BEC BİC BİÇ BOÇ BÖÇ BUÇ BÜÇ BAD SED BID BİD BOD BÖD BUD BÜD BAF BEF BIF BİF BOF BÖF BUF BÜF BAG BEG BIG BİG BOG BÖG BUG BÜG BAG BEG BIG BİG BOG BÖG BUG BÜG BAH BEH BIH BİH BOH BÖH BUH BÜH BAJ BEJ BIJ BİJ BOJ BÖJ BUJ BÜJ BAK BEK BIK BİK BOK BÖK BUK BÜK BAL BEL IBIL BİL BOL BÖL BUL BÜL BAM BEM BIM BİM BOM BÖM BUM BÜM BAN BEN BIN BİN BON BÖN BUN BÜN BAP BEP BIP BİP BOP BÖP BUP BÜP BAR BER BIR BİR BOR BÖR BUR BÜRBAS BES BIS BİS BOS BÖS BUS BÜS BAŞ BEŞ BIŞ BİŞ BOŞ BÖŞ BUŞ BÜŞ BAT BET BIT BİT BOT BÖT BUT BÜTBAV BEV BIV BİV BOV BÖV BUV BÜV BAY BEY BIY BİY BOY BÖY BUY BÜY BAZ BEZ BIZ BİZ BOZ BÖZ BUZ BÜZ
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Nasıl konuşuyor, sesimiz nasıl kelimelere dönüşüyor?
Eğer farenjit değilsek, her gün ağzımızı açıp konuşuyoruz. Bazen, tam istediğimiz gibi konuşamıyoruz, ama istediğimize yakın kelimeleri bulup kullanıyoruz. Sürekli konuşuyoruz Çok fazla düşünmeden son seçimler hakkında yorum yapıyoruz, yağmur ya da kar nedeniyle tıkanan trafikten şikayet ediyoruz. Hatta felsefi konuşmaları seviyorsak, yaşamın anlamı hakkında bile yorumlar yapabiliyoruz...
Dil nedir?
Dil, "soyut konular hakkında bilgi aktarmak için, sembollerle sesleri birleştirme yeteneği" olarak tanımlanıyor. Atalarımız karmaşık bilgileri dil sayesinde birbirleri ile paylaşmışlardı. İste, insanların bu özelliği kısa sürede dünyaya hakim olmalarını sağladı.
Bilgiyi aktarma aracı
İnsanların tekerlek yapmakla ilgili ilk bilgileri birbirlerine aktarmamış olduklarını düşünün. Sonuçta, her yeni gelen nesil kendi tekerleğini kendisi yaratmak zorunda kalacak ve her seferinde insanlık sil bastan başlamak zorunda kalacaktı. Tekerleğin öğrenilmesi, ancak görsel model teşkil edecek kadar çok tekerlek yapıldığında mümkün olacaktı. Oysa ki, dil sayesinde tekerleğin nasıl yapıldığı, mahalle dedikoduları kadar çabuk yayıldı. Farklı yetenekleri olan insanlar, orijinal tekerleğin daha da gelişmesini sağladılar. Jeolojik zamanda göz açıp kapayıncaya kadar gecen bir süre içinde, insanlar arasındaki iletişim sayesinde jant kapaklı modern lastikli tekerleklere kadar gelindi...
Konuşmaya nasıl başladık
En yararlı yeteneklerimizden biri olmasına rağmen, dilin ilk olarak nasıl kullanıldığı bilinmiyor. Bazı dilbilimciler, dilin işbirliği ihtiyacından doğduğunu düşünüyorlar, Örneğin, bir avcının mamutla girdiği savaşı kazanabilmesi için bir grup mızraklı savaşçı toplaması gerekiyordu... Diğer uzmanlar ise, dilin diğerlerini kontrol etme ve yönetme isteğinden doğduğunu söylüyor. Birkaç iyi seçilmiş kelime, insanlar üzerinde sanıldığından çok daha etkili oluyor. Bazı uzmanlar da dili, atalarımızın mağara duvarlarına resim çizmelerini sağlayan aynı yaratıcılık kıvılcımı ile bağdaştırıyorlar. Bu dilbilimci grubuna göre dil, aklımızda oluşan soyut fikirleri açıklamanın bir yolundan başka bir şey değil...
Ancak, en akla yatkın cevap, dilin doğuştan gelen bir yetenek olduğu yönünde; aynı yunusları uzaklığı anlayabilmek için sonar kullandığı gibi... Bu teoriye göre dil, doğal evrim sırasında genetik rastlantıların bir sonucu olarak gelişti... Hem biyoloji hem de dilbilim alanında bu teoriyi destekleyen pek çok kanıt bulunuyor. Üstelik bu kanıtlar, kendi dillerinin doğuştan üstün olduğunu savunanların hayal kırıklığına düşürecek cinsten...
İlkel diller basit mi? Acaba…
İlkel insanların konuştukları dilin hem gramer hem de kelime hazinesi açısından basit olduğunu sanıyorsanız bir kez daha düşünmeniz gerekiyor. Doğu Afrika’da küçük bir Bantu dili olan Kivunjo'da her fiilin 7 tane öneki ve soneki, iki hali, 14 zamanı; insanları, nesneleri ve nesne gruplarını da içeren 16 cinsi var. Üstelik her fiilin özne ve nesneye uyması gerekiyor. Her fiilin olası hallerinin sayısı yarım milyon... İngilizce'deki fiillerin ise sadece 4 hali bulunuyor.
Bundan anlaşılacağı gibi, dilin karmaşıklığının kültürle hiçbir ilgisi yok. Dilin evrensel bir insan içgüdüsü olduğunu kabul etmek gerekiyor. Görülüyor ki, bazı kültürlerin dil yapıları son derece karmaşık, Bunun yanında, İngilizce ve Almanca gibi Germen dil ailesinden olan diller ise diğerlerine göre daha basitler...
Dil yetisine doğuştan sahibiz Çocukluktaki dil öğrenme kabiliyeti zamanla azalıyor... Her şeye rağmen, her birimiz her dili konuşabilecek yeteneğe, yani ortak bir dil yetisine doğuştan sahibiz. Yeni doğanlar üzerinde yapılan araştırmalar, nerede doğmuş olurlarsa olsunlar hepsinin aynı konuşma seslerini ya da fonemleri çıkardığını gösteriyor. İstanbul’da doğmuş bir bebek hiç zorluk çekmeden. Güney Afrika’nın Khoisan Ormanları'nda konuşulan ilginç dili öğrenebiliyor. Ya da bir Japon bebeği rahatlıkla Türkçe konuşabiliyor. Çocuklar konuşmayı öğrendikçe, doğduklarında duydukları, ancak ailelerinin kullanmadıkları fonemleri unutuyorlar. Yetişkinliğe doğru, çocukluktaki dil öğrenme kabiliyeti gitgide azalıyor...
Ses çıkartabilmek için…
Bir dili akıcı konuşabilmek için; çocukların, ses kirişleri, dil ve dudaklar gibi konuşmayla bağlantılı organları sistemli bir şekilde kullanmayı öğrenmeleri gerekiyor. Duyulan konuşmayı anlayabilmek içinse, beynin çeşitli kısımlarının, fonem akışının şifresini çözmesi ve zihinde anlamlı şekiller yaratması gerekiyor...
Konuşma, havanın ciğerlerimizden nefes borusu yoluyla "glotis"e ya da ses kirişlerine ulaşmasıyla başlıyor. Boğazımızdaki kaslar gevşeyip kasılarak, ses kirişleri arasından gecen havanın miktarını ayarlıyor. Eğer yeterice kasılırlarsa, sesli harfleri çıkartmak için kullandığımız titreşimi yaratıyorlar. Elinizi gırtlak çıkıntınızın üzerine koyun ve "i" ve "o" seslerini çıkartın. Ses kirişleri ne kadar gerilirse, sesin perdesi de o kadar yüksek olacaktır...
Sonra sıra ses kuvvetlendiricilere geliyor, Ağzımızın üst kısmı -damak-, ağız ve burnumuzdaki boşluk, dilin de yardımıyla sesli harflerin gücünü yükseltiyor. Örneğin, dilimiz damağa doğru çıktığında, yüksek bir "i" sesi çıkıyor. Aşağı indirildiğinde ise "e" sesini elde ediyoruz.
Dudaklar, sessizlerde devreye giriyor; hava geçidini, hava ağızdan çıkmadan hemen önce kapayarak, "b" sesinin çıkmasını sağlıyor.
Ses mekanizması bir alıcı olmadan hiçbir işe yaramıyor
Tüm hayvanlar içinde sadece insanlarda şu özellikler bulunmuyor: Farklı sesleri anlamak, sesleri özel duyumsal verilerle birleştirmek (örneğin "kedi" kelimesini. Kedinin görüntüsü, miyav sesi ve tüylerinin yumuşaklığı ile bağdaştırmak), öğrenilmiş. kelimelere dayanarak kelimenin anlamını analiz etmek, kelimeleri beynin yüzü, ağzı ve boğaz kaslarını kontrol eden bölümüne transfer etmek...
Sınırlı sesten sınırsız bilgiye Ve en önemlisi, hiçbir diğer tür, sınırlı sayıdaki ses şifreleri kullanarak sınırsız bilgi yaratma kabiliyetine sahip değil. Dilbilimcilerin en sevdiği örneği ele alırsak, "Köpek adamı ısırdı" ile "Adam köpeği ısırdı" cümleleri arasıdaki müthiş. fark sadece kelimelerin yerlerinin değiştirilmesiyle elde ediliyor. Aslında, her iki cümlede de kullanılan sözcükler birbirinin aynı, sıradaki değişiklik tüm anlamın değişmesi için yeterli oluyor. Yani, dinleyicilere farklı olaylar anlatmak için birçok şifre kullanıyor. Dilin mucizesi de işte burada yatıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder